Sabah 04.17… İnsanlığın sonsuza kadar unutamadığı bir zaman dilimi oldu. Merkez üssü Kahramanmaraş olan deprem Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Adana, Malatya ve Elazığ da can kayıplarına neden oldu. 11 ilde resmi verilere göre 53 bin 537 kişi hayatını kaybetti, 107 bin 213 kişi yaralandı. Deprem bölgesinde herkes derin uykudayken , bütün binalar yerlerinden oynadı. Unutulmayacak o anlar ve büyük acılar bıraktı.
Türkiye’nin ve dolayısıyla Eskişehir’in deprem bölgesinde olduğunu söylemeye gerek yok. Son deprem felâketinden sonra bir kez daha görüldü ki, zorluklar karşısında bir tarih ayağa kalktı. Büyük deprem karşısında Türk milleti bütün tarihsel birikimi, binlerce yılda kazanılan dayanma gücü, fedakârlığı, kahramanlığı, bütün insanî özellikleri ve erdemleri ile ayağa kalktı. Tüm Türkiye, milletin fertleri kardeşlerini kurtarmaya koştu. Deprem bölgesindeki insanlar yalnız olmadıklarını ve Türk milletinin önemli bir parçası olduklarını hissettiler.
Yeryüzü kabuğunun derinlerinden gelen o sesten sonra, artık ben değil biz vardık. Türk milleti vardı. Türk Milletinin fertleri, isimlerini bile bilmedikleri yurttaşlarının yardımına koştular. Türk Milletinin evlatları, deprem bölgesindeki çalışmaları gözlerimiz dolu dolu izledik. Türk Milletinin deprem bölgesindeki elseverliği, erdemleri, yorulmazlığı, olağanüstü direnciTürk tarihin eyeni bir destan olarak kaydoldu.
Kısacası,Türk devleti ve Türk milleti enkaz altında kalmaz. Doğanın sarsıntılarıyla yıkılanlar varsa, o yıkıntıların altından kalkan bir millet de olduğu görüldü.
ENKAZA TAKILANLAR
Deprem bölgesinde enkaz dendiği zaman, gözleri enkaza takılıp kalanlar vardı. Enkazın kendisi bir gerçektir. Ama Türk milletinin birikimini biliyorsak, tarih bilincimiz varsa, enkazın altından ayağa kalkacak olan fedakârlıkları ve kahramanlıkları görüyoruz. Tahmini ederiz, biliriz. 11 ilimizi kapsayan deprem bölgesindeki çalışmalar, çözümleri de getirdi. Deprem ile ilgili Türkiye’de daha hassas olunması ve yeni yönetmelikler yapılmasını sağladı. Bölgedeki tanıdığım önemli bir devlet görevlisi bir yıla daha ihtiyaç olduğunu belirterek, bir yıl sonra bölgenin eski gücüne kavuşacağını söyledi.
DEVLETİN ÖNEMİ ORTAYA ÇIKTI
Deprem bölgesinin 11 ili kapsaması nedeniyle elbette eksiklikler oldu. Ama bölgeye Türk milletinin örgütlü gücü seferber edildi. O örgütlü güç devlet olduğu gerçeğini herkes anladı. Örgütlü gücün devletten başkası olmayacağı da anlaşıldı. Milleti deprem bölgesine seferber eden de devlet oldu.
Devletsiz milletlerin örgütsüz olacağı ve enkaz altında kalacağı da anlaşıldı. Deprem bölgesinde Türk milleti, binlerce yıllık devletli tarihine dayanarak, devlet geleneğini ortaya koydu. Bunu bölgede ordusuyla, polisiyle, teknik ekipleri ile gösterdi. Devletimiz olmasaydı, kuru kalabalıklar ile iş çözülmez. Dertlere çare bulunmazdı. Deprem gibi, büyük yıkımlar karşısında emeği örgütleyen de, devlettir. Devletsiz çözüm olamaz.
KİLİTLERİ AÇAN DEVLET
Devletin hemen milleti için devreye girmesi ile kilitler açıldı. 11 ilin yeniden doğuşunu hep birlikte görüyoruz. Sonuç olarak dağları deleriz, kayaları eritiriz. Zorlukları aşarız.
AŞILMAYACAK ENGEL YOK
Bir yıl sonra bölgede yaşayan bir meslektaşımız bak neler diyor:” Depremden sağ çıkanlardan birisi olarak kendimi sokağa zor attım. Birinci depremden sonra tekrar yıkılmayan eve döndüm ve fotoğraf makinemi ve kameramı aldım. Yaşıyorsam görevimi yapmalıyım, dedim. Ancak şehirde yıkılmayan yer kalmadığı için yolumu zor buldum. Sanki kötü bir rüyadaydım. Hatay ilimi ilçeleriyle yerle bir olmuş… O büyük acı unutulmaz! Bir yıldır da Hatay’da kalarak o acıyı vatandaşlarımızla birlikte yaşadım ve onların dertlerini elimden geldiğince sizlere aktardım”
Bugün büyük yıkımın ve acının birinci yıl dönümü. Binalar yıkıldı ancak umutlar yıkılmadı. Bir kişi bile kalmışsa umut var demektir. Deprem bölgesinde şimdi bu durum hakimdir. Zorlukları dayanışma ile birlikte yeneceğiz.