23 çeşit maaş sistemi olur mu?
Sayın Duru öncelikle şunu sormak istiyorum. Bugün emekliler uygulanan maaş artış sisteminden memnun mu?
Emeklilere yapılan artıştan hiç memnun değilim. Bu konu üzerinde emekli arkadaşlarımız bütün şikayet içerisinde ve ne kadar maaş alırlarsa alsınlar enflasyon olayı var. Tamamen maaşları eritiyor. Hal böyle olunca emekli de zor durumda kalıyor. Bu zor durumda olması için emekliyi kurtarabilmesi için yeniden kanunlar düzenlenmesi gerekir diye düşünüyorum. Şuanda denge bozuldu. Nasıl denge bozuldu. Sosyal Sigortalar Kurumu nimet kültür meselesidir. Ödediğin prime göre maaş alırsın. Ona göre de maaşlar düzenlenir. Şu anda Türkiye’de 33 milyon çalışan işçi var. İşçi emeklisi var, memur emeklisi var ve Bağ-Kur emeklisi var. 16 milyon 697 bin tane emekli var. 1 buçuk işçi bir emekliye bakıyor. Bunda refah olmaz. Nasıl olması lazım. Üretim arttırıcı yatırımlar yapmak suretiyle ve iş sahaları açmak suretiyle. Sonrasında kayıt dışındakini kayıt içine almakla birlikte işçi sayısını 74 milyona çıkarırsan 4 işçi bir emekliye bakarsa o zaman refah gelmiş olur. Bunu bütün siyasi partiler, muhalefeti iktidarı göz önüne alması lazım. Ben eski kanunu arıyorum. 506 sayılı kanunu arıyorum. 506 sayılı kanuna ek maddelerle bize maaş bağlanıyor. 23 çeşit maaş sistemi olur mu Türkiye’de. Bu 23 çeşit maaş olduğu sürece dengeyi sağlayamazsınız. 23 çeşit nasıl alınıyor. 506 sayılı kanuna ek 2167 sayılı kanun var. 1977’de çıktı. Turan Fevzioğlu döneminde. Maaş bağlama oranları üzerindedir. Tabanı yüzde 85 tavanı da yüzde 70 olarak belirlenmişti. Asgari ücretin üstünde emekli maaşı alınıyordu. Haliyle bu konu 1984 senesinde bir iktidar geldi. Yüzde 85’i yüzde 70’e çekti. Yüzde 70’i de yüzde 60’a çekti. Emekliye çok büyük darbe vuruldu. Emekliye bağlama oranları maaşların artırılmasında yüzde Bin 250 rolü var. Bu yürürlükteyken, 2506 sayılı kanuna 78.maddesine 2422 sayılı kanun geldi. Bu kanunu da çıkartan Sadık Şide 1981’de getirdi. 2422 sayılı sistem memur kat sayı ve gösterge tablosu sistemiydi. 78.madde de diyor ki, mevcut Sosyal Sigortalar Kurumu’nun kaynağı aşağıdaki gösterge memur kat sayı ile çarpılmak suretiyle finans bulunmasıydı. Şimdi bizde Türkiye’de 2 tane gösterge var. Normal gösterge, bir de üst gösterge. Normal göstergenin tabanı Dokuz bin 475 tavanı da On Bin 175. Üst göstergenin tavanı da On beş Bin 175, tabanı da On Bin 225. Buna göre emeklilerin memur kat sayı sistemi yürürlüğe girdiği zaman bunun çarpımı ile finans kaynağı bulunup emekli maaşını alabiliyordu. Bu sistemi 4447 sayılı kanun ile kaldırdılar ve TÜFE’ye aldırttılar. Bu kanuna tekrar 3395 sayılı Süper Emekli kanunu koyuldu. Burada da emekliye ayrıcalık yapıldı. Bizim normal emeklilerin göstergesi tabandan Bin 136’ydı. Tavanı da Bin 996’ydı. Biz azınlık hükümeti kurulduğunda Tansu Çiller ile başkanlar kurulu toplantısı yapmak için Çankaya’ya çıktık, baskı yapmak suretiyle o göstergelere 3478 puan aldık. Arkasından Refah Partisi koalisyonu kuruldu. 3458 puan aldık. O puanlar olmasaydı emeklilerin işi çoktan bitmişti. Bunlar düzelmediği müddet içerisinde emeklinin normal bir şekle geleceğine inanmıyorum.
Biz mücadeleden asla kaçmadık
Emeklilere yapılan ödemelerin kaynak yetersizliğinden dolayı düşük kaldığı, emekli sayısının fazla olduğundan şikâyet ediliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bu kadar mücadele eden Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanlığı’na bağlı 123 şube olarak mücadelen kaçılmamıştır. Sokakta olmaz o işler. Mücadele veriyoruz. Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma Bakanlığı ile mücadele verilmiştir. Maliye Bakanlığı ile mücadele verilmiştir. Bütün taleplerimizi götürmemize rağmen bu şekilde oldu. Biz bundan memnun değiliz. Bize burada en büyük darbeyi vuranlar 4447 sayılı yasadır. Bu yasa Koalisyon Hükümeti döneminde 25.08.1999’da çıkmıştır. Sayın Devlet Bahçeli ve Bülent Ecevit’in Başbakan olduğu dönemde ayrıca da Mesut Yılmaz Başbakan yardımcısı olduğu dönemdir. En büyük darbe bu dönemde vurulmuştur. Bu darbe emekliye TÜSİAD’ın raporu doğrultusunda çıkarılan kanunla vurulmuştur. Yaşa takılanlar hep bundandır. TÜSİAD’ın raporu gereği erkekler 60, kadınlar 50 yaşında emekli olacak denildi. Emeklinin maaşı asgari ücretin yüzde 75’i olacak. Emeklinin çalışması yasaklansın. İşçinin ödediği Sosyal Sigortalar Primi yüzde 14’ten yüzde 20’ye çıkarılsın. İşverenin ödediği Sosyal Sigortalar Kurumu Primi yüzde 19.5’dan yüzde 7.5’e düşürülsün. Halen emekli olanlar mevcut sağlık sigortasından yararlanmasın. Ne demek yahu bu? Ben emekli olana kadar çalışırken 25-30 sene prim ödemişim. Bana şimdi 5510 sayılı yasanın 68.maddesine katkı payı getirildi. Bu yaş buna göre getirildi. 5506 sayılı kanunun 96.maddesi vardı. Mevcut asgari ücretin altında emekli maaşı bağlanmaz maddesi vardı. Bu kanun bunu kaldırdı. Şimdi ben iktidarıyla muhalefeti ile tüm siyasi partilere çağrıda bulunuyorum. Ben eski kanunu arıyorum. Orda birçok haklarımız ortadan yok olmuştur. Bir günden bir güne bu başkanın dediğinin altında bir şey yatıyor diyerek bir ele almışlar mıdır? Televizyonda, basında, Ankara’da konuşmalarım var. Ben onların yerinde olsam Sosyal Güvenlik uzmanları var. Çağırırım nedir bu diye sorgularım. 6 tane kanunu bir araya getirir müzakere ederim. İktidarın karşısına proje olarak çıkarım. Bu bile yapılmamıştır. Çağrıda bulunuyorum yine. Bizi bu duruma getirenler utansın. Emekliyi düşünen hiçbir siyasi parti gelmemiştir. 1965’te çıkarıldı 506 sayılı kanun. Bu kanuna her gelen hükümet darbe vurmuştur. Bunlarda geldi. 5510 sayılı yasayı 4447 sayılı yasanın getirdiklerini adapte etti ve ondan sonra bize muayene katkı payı ödetiyor. Yüzde 50’yi yüzde 35’e çektiler maaş bağlama oranlarını. 01.10.2008 tarihinden itibaren işe girenlere çok yazık. Şimdiden uygulanıyor yüzde 35. Ama yine olan emekliye olacak 25-30 sene çalışmış kişilere bu kanun böyle kalırsa onların haline de çok üzülüyorum.
Sistemin değişmesi gerekiyor
Emekli yeni yılda ne umdu, ne buldu? Emekliler son dönemde yaşadıkları sorunların çözümü için ne öneriyor?
Emekliye birlik ve beraberlik çağrısında bulunuyorum. Bu sorunları ortadan kaldırabilmemiz için birlik ve beraberlik olamazsak anlatmış olduğum bütün konular tam manası ile gerçekleşeceğine inanmıyorum. Bizim yaptırım gücümüz. Fabrika kapatma, yol kesmeyle olmaz. Ancak bizim yaptırım gücümüz sandık. 16 milyon 675 emekli birlik ve beraberlik için olursak o zaman iktidar düşürür iktidar oluruz. TÜSİAD’dan bahsettim. İşverenlerin TBMM’de 450 tane Milletvekili var. İşçinin ne sadece 12 tane var. Orada kimin dediği olur. Anayasa’da bir hayli değişiklikler yapılması lazım. Anayasa’nın 65.maddesi var. Uygulayan yok. Anayasanın 10.madesi var uygulayan yok. Eşitlik ilkesi. Anayasanın 53.maddesi var. Memur Sendikaların hakkı verildi ve toplu sözleşmeden emeklilerde yararlanabilir maddesi koyuldu. 2010 yılında Anayasa Referandumu yapıldığında koyuldu. Biz dedik ki işçi ve Bağ-Kur emeklilerini alın dememize rağmen almadılar. Ancak memuru aldılar. Anayasa’nın 13.maddesinde 5982 kanun eklendi. Emekliye bu artışlar veriliyor bu yasaya göre. Anayasa’da değişiklik yapılması suretiyle emeklinin sorunları ancak hallolur. Bu sistemin değişmesi lazım. Sistem değişirken katmanları çarparak değişmesi lazım. Her emeklinin her işçinin her çiftçinin fikirleri alınarak, sosyal güvenlik uzmanları süzgeçten geçirerek yeniden bir sosyal güvenlik sisteminin çıkması gerektiğini düşünüyorum. Sosyal Güvenlik Sistemine kanunlarla müdahale edildiği müddetçe işte bu netice çıkar. Emekli perişan durma düşer.
İlker GÖKCE