1-Reyna Group Yönetim Kurulu Başkanı ve 2Eylül Gazetesi imtiyaz sahibi Hakan Kaymak’a, çalışanlarından doğum günü sürprizi
Reyna Group Yönetim Kurulu Başkanı ve 2Eylül Gazetesi imtiyaz sahibi Hakan Kaymak’ın doğum günü dolasıyla bünyesinde bulanan tüm çalışanları ayrı ayrı kutlamalarda bulundu.
Pastasını doğudaki çocuklar üfledi
Reyna Group çalışanları Hakan Kaymak’ın doğum günü pastasını bu sene doğuda ki çocuklara üfletmek istedi. Reyna Group çalışanları, Şırnak da bulunan Ahmedi Hani İlkokulu öğrencilerine ‘’pastamisenüfle’’ ekibi aracılığıyla ulaşarak ilkokulun öğrencilerini Hakan Kaymak’ın mutluluğuna ortak ettiler. Öğrenciler Hakan Kaymak’ın pastasını üfleyerek ona teşekkürlerini ve kucak dolusu sevgilerini gönderdiler.
2Eylül haberden Hakan Kaymak’ a sürpriz kutlama
2Eylül Haber ekibi de Hakan Kaymak’ın doğum gününü kutlayarak kendisine tebriklerini dile getirdiler.
2-EMEĞİN KOKUSU
Bedeniniz, ruhunuz yorgun düştüğünde ilk gitmek istediğiniz yerdir yuvanız. Hayat hikayenizin başladığı, tüm maskelerinizi çıkartıp bir kenara attığınız en yalın gerçekliğinizle var olduğunuz yerdir. Her köşesinde anlam yüklüdür.
Çoğu zaman sadece lezzetini sizin alabildiğiniz doyumsuz anılar saklar. Bazen bir renk bazen bir koku. Tüm duygularınızı sıcacık kavrar. Onarır, ayağa kaldırır yüreklendirir hatta şımartır çok iyi tanır sizi.
Kelimeler değil hal anlatır sevdiklerinizi. Yanaştığınız bir pazar tezgahında dile gelir can bulur sevdikleriniz. İlmek ilmek hayatı tırnaklarıyla ören koca yürekli insanlar vardır yanınızda. Bir siz bilirsiniz, bir de gönül dostları. Hiçbir cümle kurmanıza gerek kalmadan ne istediğinizi anlar ve uzatır emek kokan dost eller. Yuva bilir. Yuvadakiler bilir, kelimelerden öte olan gönül dilini. Emeği. Emekle gelenin lezzetini.
Erdek'imin zeytin ve deniz kokan sokaklarında, uzun bir gece yürüyüşünün ardından, dönüş yolunda, meydanda, yaklaşık yirmi yıl önce bir minibüsün içinde nişanlısı ve kayınvalidesi ile birlikte bugüne kadar tattığım en lezzetli kokoreçi yaparken tanıştık Ufuk ustayla. Minübüsün önünde bulunan beş taburenin dördünü biz doldurduk. Tüm meydanı, meydana bağlanan yolları saran nefis kokuların hakkını vermişti Ufuk Usta. Teşekkür edip kalktığımızda kartvizitini uzattı. Ben varım, iddalıyım, ben bu işe sevdalıyım diyordu adeta. Kartvizitinin arkasındaki krokiye çevre illerden kendisine nasıl ulaşılacağını dahi kodlamıştı. Ailece, Erdek'e her gidişimizde uğrak noktamız, daimi adresimiz oldu Kokoreççi Ufuk Usta. Hatta misafirlerimizi gönül rahatlığıyla götürdüğümüz adresimiz oldu. Minibüste başlayan çaba bir restoranda hayat buldu bugün. Çalışkanlığı kadar vefası da saygı uyandırıyor insanda. Emektar minibüs, işletmenin servis örtülerinde, tablolarda. İşletme çarşı meydanda asırlık çınarların altında sıcacık anılar, çoğalan dostlar, güzel insanlar biriktirmeye devam ediyor. Değişmezleri var Ufuk ustanın. Ocakbaşında her daim Ufuk Usta, Balıkesir'de onun bizzat kendisinin seçtiği ve sardırdığı kokoreçlerinin lezzeti yanında ailece sizinle paylaştıkları sıcacık sohbetleri, çınar altı ve küçük tahta masalarda arnavutbiberi turşusu. Yuva gibi sade yalın tüm gerçekliğiyle misler gibi buram buram emek kokan sevgi kokan ve bana her seferinde çok çok iyi gelen bir mekan. Değişenleri de var tabiki. Yuvaya katılan ve üretmenin tadına varan, serviste anne babasına boş zamanlarında destek olan evlatları. Yaz kış hizmet veren bu güzel aile sizlerle tanışmayı bekliyor. Kokoreç, çınaraltı ve muhabbet sevenlere duyurulur.
Dilek Özfidan
3- GELEN GİDİYOR
Nasıl kandık dünya, döndün içinde
Her güne ,bir telaş, derdin içinde
Günler, yılllar bir hız, serap içinde
İşte gidiyoruz, taşın üstüne.
Acele şaşala, geçti tüm hayat
Durmadan koşturduk, bilmedik rahat
Gidenlere baktık, unuttuk fakat
İşte gidiyoruz, taşın üstüne.
Aştık haddimizi, göğün altında
Cümleleri kırdık , kitap sıratta
Bildik toprağıda, giden canıda
İşte gidiyoruz taşın üstüne.
Ne çok şey, diledik, ömür icinde
Bitmedi hayaller, dünya senin de
Ama bitermiş gün, saydın içinde
İşte gidiyoruz taşın üstüne.
Yurdanur İŞLEYEN
4-NAFAKA MI? SADAKA MI?
Oturduğum yerden dünyayı dolaşıp sizler için nafaka işine el attım. Meğer işin rengini ülkesine göre değiştirmişler. Lafı uzatmadan başlayalım:
ALMANYA:
Nafaka işinde bayağı titizler. “Herkes elini taşın altına koysun” diyorlar. Çalışabiliyorsan çalış, öğrenim görüyorsan oku, ama tembellik yok! Nafaka süresi belirlenirken tarafların işi, yaşı, sağlığı her şey göz önüne alınıyor. Çocuğa bakan tarafa da hakkaniyetli bir destek sağlanıyor. Bir nevi Alman disiplini yani, “Adalet yerini bulsun, nafaka yuvarlansın!”
JAPONYA:
Samuray ruhuyla hareket eden Japonlar, boşanmada adaleti kılı kırk yararak sağlıyor. Kadın, erkeğin gelirinin yarısını alabiliyor. “Nerde eşitlik?” derseniz, iki taraf da boşanmayı kabul ederse, mahkemeye bile gerek kalmadan boşanabiliyorlar. Çaylarını içerken, belediyeden aldıkları boşanma kağıdını imzalayıp işi bitiriyorlar. Yani, “Bir yudum çay, yarım maaş.”
AVUSTURYA:
“Kusurun bedeli ağırdır” diyen Avusturya, boşanmada tarafların kusur oranına göre nafaka ödetiyor. Ama şöyle bir güzellik var: Nafaka ödemeye başladıysan, süre sınırı yok. Ömür boyu! İndirim de bekleme; burada indirim yok, zam var. “Ağır kusur ağır fatura!”
İSRAİL:
Yahudi yasalarına göre kadın, evlilikte alıştığı yaşam standardını boşandıktan sonra da sürdürebiliyor. “Çok şükür alışkanlıklarımı kaybetmiyorum” diyebilir kadın tarafı. Ama sistemde birkaç istisna da var; yani her şey de elini kolunu sallayarak olmuyor. İsrail’in mesajı net: “Standartlarınız düşmesin, ama kafanıza göre de takılmayın!”
TÜRKİYE:
Gelelim memleketimize… Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi açık: Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek eş, kusuru daha ağır olmamak kaydıyla süresiz nafaka talep edebilir. Hatta çocuğun velayetini alan taraf, çocuğun bakımını üstlenirken, diğer taraf da maddi destek sağlar. Ama işin ucu genelde, “Çocuklara bakan baksın da nasıl bakarsa baksın” şeklinde algılanıyor. Bir yandan “Deveyi güdün,” derken, diğer yandan “Ama bu diyardan sakın gitmeyin” mesajı veriliyor gibi…
SONUÇ:
Nafaka konusu her ülkede farklı işliyor ama bir şey değişmiyor: Adalet dediğimiz teraziyi kim nasıl ayarlarsa ayarlasın, bu işte herkesin kafasında bir “Acaba?” oluyor. Biz de ne yapıyoruz? “Burası Türkiye,” diyerek hep olduğu gibi, kendimizi sürü psikolojisiyle avutuyoruz veeeee şükür diyoruz…
Unutmayın sevgili insanoğlu: NEŞET ERTAŞ’ın da dediği gibi…
Can yakıp kalp kırma ey insanoğlu Senin de gül benzin solacak birgün.
Her canlının kalbi Allah’a bağlı. Herkes ettiğini bulacak birgün.
Kızıl Kalem
5-Kampüs Haberleri
Prof. Dr. Aktaş’ın yürütücülüğünü yaptığı proje TÜBİTAK tarafından desteklenmeye hak kazandı
Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Munise Tuba Aktaş’ın yürütücülüğünü yaptığı “Çevresel Müştereklerin Kırsal Kalkınmadaki Rolü ve Müştereklere İlişkin Politika Önerileri: Karma Yöntem Araştırması” başlıklı 224K586 numaralı proje önerisinin, TÜBİTAK tarafından 3005-Sosyal ve Beşeri Bilimlerde Yenilikçi Çözümler Araştırma Projeleri Destek Programı kapsamında desteklenmesine karar verildi.
Prof. Melike Taşcıoğlu Vaughan Uluslararası Tasarım Konseyi Başkanı seçildi
Uluslararası Tasarım Konseyi ICoD, 2024-2026 dönemi Yönetim Kurulu’nu belirledi. Tsinghua Üniversitesi Sanat ve Tasarım Akademisi’nin ev sahipliğinde Çin’de Qingdao’da toplanan genel kurul sonucunda Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Sanatlar Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Melike Taşcıoğlu Vaughan başkan seçilirken Ting Xu (Çin, Geçmiş Başkan), Jonas Liugalia (Litvanya) genel sekreter, Annsi Kähärä (Finlandiya) ve Qin Du (Çin) kurul üyesi olarak belirlendi. Taşcıoğlu’nun yeni yönetimde üstlendiği bu görevle ICoD tarihinde ilk kez Türkiye’den bir temsilci konseyin başkanlığında yer alıyor.