Yıllar sonra aile ocağına geri döndüm
Sayın Hocam ilk olarak ikinci döneminiz hayırlı olsun. Prof. Dr. Fuat Erdal kimdir? Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Çok teşekkür ediyorum. Evet, ben kimim? En kolay cevaplayacağım soru herhalde bu. 1967 Eskişehir'de doğumluyum. İlk orta ve lise eğitimini Eskişehir'de tamamladıktan sonra 1986 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi İktisat Bölümüne kazanarak ODTÜ'ye gittim. Mezun olduktan sonra devletimizin açtığı yurt dışı master ve doktora sınavını kazanarak İngiltere'de master ve doktora yaptım. O zamanlar mecburi hizmet yükümlülüğü ile yurt dışına doktora için gidiyorduk. O bursu kazandığımda Aydın Adnan Menderes Üniversitesi adına mecburi hizmet yükümlülüğüyle, Leeds Üniversitesi'nde yüksek lisans, Nottingham Üniversitesi’nde doktora yaparak geri döndüm. Aydın'da görevime başladım. 10 yıllık zorunlu hizmetimin 8 yılını Aydın'da, son 2 yılında da İstanbul Teknik Üniversitesi'nde tamamladım. 25 yılımı kamuda İstanbul Teknik'te tamamladıktan sonra da 3 yılda bir vakıf üniversitesi olana İbn Haldun Üniversitesi'nde rektör yardımcılığı ve dekanlık görevini yaptım. Yıllar sonra da işte 2020'de de tekrar memleketime, aile ocağıma dönmek kısmet oldu ve 2020'den bugüne de Anadolu Üniversitesi’nde rektörlüğü yürütüyordum. Geçtiğimiz Cuma günü itibariyle de Cumhurbaşkanımızın onayı ve tensipleriyle de tekrar yeni bir dört yıl hizmet etmekle görevlendirilmiş oldum.
Kurulan sistem kuruma miras kalır
Tekrardan hayırlı uğurlu olsun. Rektörlüğünüzün ilk döneminde gerçekleştirdiğiniz çalışmalarınızı bize biraz özetler misiniz?
Elbette, bizim için tabii dört yıl çok hızlı geçti. Çünkü sürekli gündemimizde bir konu, sürekli yapmamız gereken işler ve ajandamızda tik atılmayı bekleyen işler oldu. Benim kişisel özelliklerimden bir tanesi, sistem kurmayı severim. Çünkü yönetimde sürdürebilirlik benim benimsediğim temel bir ilkedir. Bu neden öyle? Çünkü, eğer sistemi kurabilirsem hem yönetici olarak ben rahat ederim, hem de benden sonra o kuruma bir miras kalır. O sistemi yürütmek isteyen de kaldığı yerden devam eder. Şansıma da aslında az önce söylediğim Adnan Menderes Üniversitesi denk geldi. 1992 yılında sadece tabelası vardı. Orada yaptığım hizmet de tamamen bir kuruculuk hizmetiydi. İstanbul Teknik Üniversitesi'ne geçtiğimde, 250 yıllık bir üniversite ama ekonomi bölümünü ilk defa kurmayla ilgili bir teşebbüs olmuştu. Biliyorsunuz orası bir mühendislik fakültesi. 2013 yılında mühendislik fakültesinde ilk sosyal puanlı öğrenci alan ekonomi bölümünün kurucusu oldum. O da benim için çok büyük bir tecrübe oldu ve hala kurduğum şekilde devam ediyor. Arada yarı özel bir tecrübe olarak Sigortacılık Eğitim Merkezi Kuruluşu var. Orada da aynı şekilde sıfırdan ‘Bir müdür bir mühür’ derler ya anahtarı teslim ettiğimiz yine müsteşarımızın talebiyle o sistemi kurmak ve Türkiye çapında sınavlarını yürütmek bana kısmet oldu. İbn Haldun Üniversitesi tamamen sıfırdan bir üniversiteydi. Anadolu Üniversitesi yeni bir üniversite değil, oturmuş bir sistemi var. Ama ben görebildiğim kadarıyla hem fiziksel hem de sistem anlamında aksayan ve iyice oturmamış sistemleri öncelikle düzeltmeye çalıştım. Fiziki anlamda baktığımızda özellikle bir iktisatçı olmamdan dolayı belki de ama ben verimliliğe önem veriyorum. Ataleti ve atıl kapasiteyi sevmeyen birisiyim. Örneğin, Mavi Hastane gibi yıllardır kapalı olan bir mekan, lojmanlarımız, kreş, gündüz bakım evi, yüzme havuzu, kapalı spor salonu gibi, geldiğimizde alanlarımızın tamamı kapalıydı. Sonuçta kamu kurumlarında yeni kaynak bulmak kolay olmayabilir.
Ama kaynakları verimli kullanılarak bir şeyde üretebiliriz. Dolayısıyla geldiğimde Mavi Hastane'yi 3-4 ay gibi bir süreçte tamir ettirerek, Eskişehir Teknik Üniversitesi kampüsünde kalan Yabancı Diler Yüksek Okulumuzu taşıdık. Şu anda yeni binadan daha konforlu bir Yabancı Diller Yüksek Okulumuz var. Üniversitemizde yeni başlayan öğrenciler Eskişehir Teknik Üniversitesi yerleşkesinde eğitime başlıyordu. Yine aynı şekilde kapalı yüzme havuzu, işte lojman kreş kısmını en azından tamir ettirerek hemen işleme koyduk, kapalı spor salonumuz yıkıldı. Çünkü onarıma müsait değildi onu da Gençlik Spor Bakanımızla bizzat görüşerek oradan hibe almak suretiyle yaptık. Bunun yanı sıra sistem kurma anlamında da birlikte karar vermek benim için çok önemli. Çünkü bu sistemlerde ne kadar çok kişinin, iç ve dış paydaşın görüşünü alırsak o kadar o sistemler sürdürebilir olur. Ben buna vurgu yaptığım için de birimlerde, fakülte yönetim kurullarında, birim yönetim kurullarında aktif hale gelmesini ve kararları ortak alması üzerinde çokça çalışmalar yaptım. Yine üniversitemizde daha önce olmayan dış danışma kurulu oluşturdum. Sonuçta Eskişehir'de yaşıyoruz ve Eskişehir'de üniversitenin entegresi anlamında “Şehir bizden ne bekliyor? Ya da bizim mezunlarımızdan ne bekliyor?” sorularını ancak onlar görebilir. Bizim dış ailemiz oldu. Bu anlamda, Eskişehir Sanayi Odası Başkanımızdan, Ticaret Odası Başkanımıza farklı, ODTÜ gibi İngiltere ve Amerika Üniversitelerinden hocaların olduğu, yine Baro Başkanımız, Eczacılar Odası Başkanımız gibi sivil toplum kuruluşlarının, yöneticilerin olduğu eski mezunlarımızın olduğu bir dış danışma kurulu kurduk. Ve periyodik olarak onlarla toplanarak; “Biz bunları planlıyoruz, ne diyorsunuz?” ya da “Biz şu programı açmak istiyoruz, sektörün buna bir ihtiyacı var mı ?” gibi kritik soruların cevaplarını onlardan almaya çalıştık. Şu anda iç paydaşlarımız olan fakülte kurulları ve öğrenci konseyi bizim için çok kıymetli çünkü öğrenci de buranın temel sahibi, görevimiz öğrencimize kaliteli bir eğitim hizmeti vermek, araştırma hizmeti yürütmek. Onların görüşlerini almak için de fakülte temsilcilerini, üniversite senato temsilcilerini, aktif hale getirdik. Dolayısıyla biz, iç ve dış paydaş görüşlerini almak suretiyle de sistemi kurmaya çalıştık. Şu anda da dört sene boyunca hemen hemen bu karar mekanizmaları oturdu. Ben olsam da olmasam da artık kararlar birlikte alınıyor. Fakültelerde daha fazla huzur oldu çünkü masada konuşulduğu zaman kapı arkalarında konuşulmaz. Bunun sürdürülebilirliği çok daha fazla olur ve ortak görüşü herkes uygulamaya sokar. Şu anda da bu dönem benim için daha kolay bir dönem olacak.
Programlarımızı güncelliyoruz
Peki hocam, son olarak yeni döneminizde ne gibi çalışmalarda bulunacaksınız? Öğrencilerinizle ve Eskişehirlilere ne gibi mesajlar vermek istersiniz?
Yeni dönem dediğim gibi artık sistem kurulduğu için ve kendi kendine yürüdüğü için benim işim biraz daha kolay, omuzlarımda çok fazla yük yok artık, çünkü birimler kendi kararlarıyla ilerliyorlar. Ama tabi bizim yeni projeler, yeni ataklar yapma zamanımız artık. Eskiden kurumu yeni tanıyorduk, pandemi oldu, deprem oldu geçen dört yıllık sürecin biraz da şanssız bir dönemi oldu. Dört yılın iki yılında öğrencim yoktu. En çok sevdiğim ortam öğrenciyle dolu bir kampüs ama öğrencimiz yoktu ve biraz mahzun başladık ama şu anda geçen Ekim'den itibaren depremden sonra da normal sürece girdik. Bu arada bütün öğrencilerimize başarılar diliyorum. Yeni öğrencilerimizi de kampüsümüze bekliyoruz. Bu nedenle yeni yapacağımız işlerde çok daha rahatız artık. Öncelikle eğitim programlarımızı tekrar revize etme aşamasındayız zaten son bir yıl içerisinde bir “Eğitim Programları Güncelleme Komisyonu” kurmuştuk. Çünkü çağ çok hızlı değişiyor. On yıl önce, on beş yıl önce kurduğumuz müfredatlarla öğrencilerimizi yetiştirdiğimiz zaman piyasaya karşı yetkin öğrenciler yetiştirmemiş oluruz. O yüzden şu anda bütün programlar zaten bir yıl önce revizyona başlamıştı. Bu yılda hızlı bir şekilde bunları düzelteceğiz ve yenileyeceğiz. Yine aynı şekilde gençlerimize yeni yetkinlik alanları özellikle dijital mesleklere hazırlık, dil yetkinliği, iletişim becerileri, pazarlama gibi alanlarda da, hangi mesleğe girer, hangi bölümde okursa okusun öğrencilerimizin sahip olması gereken bir takım yetkinlikleri kurmaya çalışacağız. Araştırma tarafında tabi ki yapacağımız çok şey var. Yine daha önce temellerini attığımız, başta Atama Yükseltilme Yönetimi’nde değişiklikten sonra zaten 1 Ağustos itibariyle bizim aslında yeni bir Atama Yükseltilme ve Promosyon Yönetimimiz başladı. Profesörlerde proje yapma zorunluluğu var yani artık profesörlerimiz STK'larla, basınla, kamu kurumlarıyla birlikte proje yaparak ondan sonra atanma yetkisine sahip olacaklar. Dolayısıyla artık hocalarımızı daha çok Eskişehir'de görme şansına sahip olacağız. Yine topluma hizmet anlamında, biz bütün birimlerimizi STK'lar ile kamu kurumlarıyla, özel sektörle birlikte proje yapma kültüründe yerleştirmeye çalışıyoruz. Bu yıl onun üzerinde özellikle çalışıyor olacağız. Kampüsümüzde yapılacak hala çok iş var. Yedinci kez öğrencilerin puanlamasına göre en mutlu kampüslerden birisi olduk zaten şehrimizde öğrenci kenti, gençlik kenti olarak da bilinen bir şehir. Ona da yakışır bir kampüsümüz var. Yeni dönemde kurulu sistemlerin ürünlerini, meyvelerini toplamaya başlayacağız ama artık daha üst düzeyde, daha kaliteli bir eğitim, daha yetkin mezunlar veren bir müfredat programları, daha yüksek bir araştırma kapasitesi, toplumla ve kurumlarla daha fazla iş birliğine giren bir Anadolu Üniversitesi göreceksiniz.
İlker GÖKCE