Seramik olmazsa olmazımız
Seramik sanatının sizce öneminden bahseder misiniz ?
Seramik çok eski zamanlara dayanan, ilk çağlardan beri yapılan bir şey. Çok geniş kapsamlı. Mutfakta kullanılabiliyor. İlk olarak zaten tabak, çanak yapımı ile arkeolojik müzelerde sergileniyor zaten o eserler. Çok eski bir geçmişe sahip seramik. Şu an her alanda kullanılıyor. Seramik olmazsa olmaz. Mutfağımızda var. Evimizin her alanında kullanılıyor. Aksesuar olarak kullanılıyor, takı olarak kullanılıyor, birçok teknolojik ürünlerde kullanılıyor. Yani bence seramik olmazsa olmaz.
Siz seramik sanatçısı olmaya nasıl karar verdiniz?
Ben çocukluğumdan beri hep anneme babama şunu söylermişim, toprakla ilgileneceğim. Toprakla ilgili bir şey yapacağım. O zamanlar çok bilgi sahibi değildim. Beni fizik öğretmenim seramiğe yönlendirdi. Böyle bir alanın, üniversitede seramik bölümünün olduğundan bahsetti sonrasında ona yöneldim. Dumlupınar Üniversitesi Seramik Bölümü mezunuyum. Oraya girdim, eğitimimi aldım. Sonrasında çeşitli fabrikalarda çalışarak bu alanda kendimi geliştirdim. En sonunda da Eskişehir'e taşınarak kendi atölyemi açtım. 16 yıldır da kendi atölyemde işlerimi yapıyorum.
İnsanlık tarihi boyunca tüm medeniyetlerde seramik önemli bir yer tutmuştur. Sizce bunun gerekçesi nedir?
İhtiyaç meselesi olduğunu söyleyebilirim. İhtiyacı karşılama anlamında. Beslenmek için bir ürün hazırlıyor. Ürünü koyabilecek bir şeye ihtiyacı olmuş oluyor. Bu ihtiyaçtan doğduğunu düşünüyorum. İnsanlık tarihi boyunca o yüzden her medeniyette kullanılmış. İlk önce evimizde tabak olarak kullanıldı. Sonrasında aletler olarak insanlık tarihine girdi. O sebepten dolayı tamamen ihtiyaç diye düşünüyorum ben.
Seramik sanatkarlık isteyen bir iş
Seramik nasıl yapılıyor? Nerede pişiriyorsunuz?
Ateşin bulunması ile sonradan pişirildi. İlkel pişirme bambaşka bir şey ilk çağlarda yapılan değil. Şu anda daha çok teknolojik olarak yapıyoruz. Mesela ilk çağlarda ortaya ateş yakılır, içine seramikler konulur, odunlarla pişirilirdi. Şu an gazlı ya da elektrikli fırınlarımız var. Seramik yapımı şöyle, zaten hammaddesi özel reçetelerle hazırlanan seramik çamuru diye adlandırılan çamurlar var. Onları istersek elimizle şekillendiriyoruz, istersek torna dediğimiz çark o şekilde şekillendiriyoruz, istersek de döküm olarak kalıplardan alınmış sıvı çamur olarak o şekilde şekillendiriyoruz. Çok uzun bir aşaması var aslında seramiğin. Onların şekillendirmesi bittikten sonra kuruyor, onun doğal olarak kuruması gerekiyor. Isı ya da bir şekilde müdahale etmemeniz gerekiyor. Nemini attıktan sonra ilk pişirimi fırınlıyoruz. O da her çamurun ve yapılan her ürüne göre değişiyor fırın derecesi. Sonrasında yine özel reçetelerle hazırlanan büyük fabrikaların hazırladığı seramik sırları var. O sırlarla boyuyoruz. Sonra tekrar fırınlıyoruz. Fırınlama işlemi bittikten sonra bizim atölye tipi fırınlarımızda fırınlama ve soğuma aşaması ile beraber 3 gün sürüyor. 3 gün sonra ürünü çıkartıyoruz ve nihai ürün ortaya çıkmış oluyor. Her zaman yedekli koymak zorundayız fırına. Çünkü fırında çatlayabiliyor, elektrik kesintisi olabiliyor, başına mutlaka bir şey gelebiliyor. Fırın içerisine müdahale edemediğimiz için bir şey yapamıyoruz ama fırından önceki aşamalarda müdahale edebiliyoruz tabii ki. Bu şekilde, ama çok keyifli, eğlenceli. Şu an zaten hobi olarak birçok insan seramikle ilgileniyor.
Eskişehir’de Uluslarası Pişmiş Toprak Sempozyumu yapılıyor. Uzun yıllardır. Bunun katkısı nedir?
Katkısı elbette var. Hem seramiği tanıtma açısından insanlara duyurmak açısından çok çok önemli. Hem de öğrencilere ilham olmuş oluyor. Mesela benim atölyeme gelen çocuklara özellikle küçük yaştaki çocuklara böyle bir mesleğin varlığından haberdar olmalarını istiyorum. Çünkü haberdar değiller. Ben de ilk haberdar değildim, böyle bir mesleğin varlığından. Seramik bölümünü okuduklarında neler yapabileceklerini, nasıl ilerleyebileceklerini, atölye açabileceklerini hepsini anlatıyorum. Pişmiş Toprak Sempozyumu da buna hizmet ediyor. Yani seramiği tam anlamıyla ne anlama geldiğini anlatan bir etkinlik ve ben seviyorum açıkçası sempozyumu. Çünkü ünlü sanatçılar geliyor. Bizim o sanatçılara ulaşabilmemiz sosyal medyadan takip ettiğimiz seramik sanatçılarını sempozyumda görüyoruz. Bire bir çalışma tekniklerini görebiliyoruz. Bizler için de çok çok önemli. Amatör olarak ilgilenenler de bilgi sahibi olmuş oluyorlar.
İnsanlar sevdikleri işi yapsınlar
Eskişehir ve yöresinde seramik sanatına ilgi nasıl? Gençlere ve sanatkarlara ne önerilerde bulunursunuz?
Eskişehir'de seramiğe ilk olarak üniversitenin çok büyük bir katkısı var. Eskişehir’e gelen öğrencilerin çok gitmek istemediği bir şehir. Yani gitseler bile akılları burada kalan bir şehir. Eskişehir'i çok seviyorlar, ben de çok seviyorum Eskişehir'de yaşamayı. Hem iklimi çok seviyorum hem de huzur veren bir şehir. Öyle karmaşası olan bir şehir değil. Mezun olmuş öğrencilere ya da seramikle uğraşmak isteyen sadece üniversite eğitimi alarak atölye açan değil çeşitli kurslara katılarak işte belediyenin de kursları var mesela onlara katılarak seramiği severek sonra bununla ilgili kendisini geliştirerek atölye açan insanlar da var yani alaylı dediğimiz kişiler de var. Çok da başarılı, yetenekli insanlar. Sonradan keşfediyorlar yeteneklerini. Yani vazgeçmesinler, atölyelerini açsınlar. Ben de atölyemi açtığımda ilk zamanlar çok zorluk çektim. Beni fayans işçisi zannediyorlardı. Seramik yapacağına ya da çanak çömlek mi yapacaksın diyorlardı. Ne yapacağımı bilmedikleri için anlatmak biraz uzun sürmüştü ama şimdi daha bilgili insanlar. Sosyal medya var, kendilerini oradan anlatabilirler. Korkmasınlar. Mutlaka mesleklerini yapsınlar. Bu çok önemli bir şey. İnsan sevdiği, eğitimini aldığı, birçok insan mezun oluyor bir bölümden ama farklı alanda bir iş yapıyor ve mutlu olmuyor. Yani bu çok önemli. İlk önce mutlu olmaları gerekiyor. Onun için de kendi mesleklerini yapmaları gerekiyor. Bununla ilgili de korkmadan, risk alarak atölyelerini açıp devam etmeleri çok güzel bir şey.
Eskişehir'de seramik heykelleri çok fazla. Sizce kent kültürüne katkısı var mı?
Diğerleri bronz heykeller, Pişmiş Toprak Sempozyumu'nun temasına uygun yapılan işler olduğu için genelde Eskişehir'le alakalı çok olmuyor onlar. Ya model sanatla ilgili olmuş oluyor. O anki sanatçının hayal ettiği şey onlar. Ama bence bunlar da bir renk yani illa dokuya uygun olması gerekmiyor ya da o şehri anlatması gerekmiyor. O sanatçının o şehirde ya da başka bir şeyi düşünerek, hayal ederek çıkarttığı eserler onlar. Bence çok yakışıyor hepsi. Bir farklılık katıyor şehre. Sürekli motomot şeyler olmasındansa bu tarz renkli şeylerin olması benim için çok daha güzel. Bence çok iyi, şehre de çok olumlu bir şekilde katkısı var diye düşünüyorum.
TUĞBA AKTAY