Çalışanların haklarını savunuyoruz
Sayın Başkanım öncelikle sizi tanıyalım. İbrahim Akar kimdir, bize kendinizden ve Eğitim-Bir-Sen’in çalışma alanlarından bahseder misiniz?
Öncelikle bizlere böyle bir fırsatı sunduğunuz için 2Eylül Gazetesi ve 2Eylül Haber olarak sizlere çok teşekkür ediyorum. Eskişehirliyim 1982 yılında Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde dünyaya geldim. İlk, orta ve lise eğitimimi Eskişehir’de tamamladıktan sonra yüksek öğrenimi il dışında Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’nde tamamladım. Öğretmen olarak atandım. 9 yıl Aydın ilimizde görev yaptım 2015 yılı içinde de Eskişehir’e atandım. 2021 yılından beri de Eğitim-Bir-Sen 1 No’lu Şubenin Şube Başkanlığı görevini yürütüyorum. Yaklaşık 6 aydır da Eskişehir Memur Sen İl başkanlığı görevini yerine getirmekteyim. Eğitim-Bir-Sen sendikamız 1992 yılında Türkiye’de herkesin şair, düşünce adamı olarak tanımladığı Mehmet Akif İnan’ın kurduğu Eğitimciler Birliği Sendikası’nın bir şubesi olarak çalışıyoruz. Bizim hizmet alanımız eğitim öğretim hizmet olarak tanımlanmıştır. Yani Milli Eğitim Müdürlükleri, okullar, buralarda görev yapan memurlar, hizmetliler, yardımcı eğitim çalışanları ve buralarda öğretmen olarak görev yapan, idarecilerin içinde olduğu bir çalışma alanımız var. Buralarda çalışanların özlük hakları, mali haklarını geliştirmek oradaki sorunlarını çözümü arayışı içerisinde olmak. Yaklaşık 13 yıldan beri de Eskişehir’de yetkili sendika olarak hizmet vermekteyiz. Bu sene de yetkili sendika olarak Eskişehir ve tüm ilçelerindeki mutabakatlar ile birlikte yetkili sendika olarak çalışmalarımızı devam ettirmekteyiz. Memur Sen kısmında ise tüm kamu kurumlarında çalışanları temsil eden 11 tane sendikamız var. Buradaki çalışanların haklarını kazanmak adına bir mücadele içerisindeyiz.
Eğitim Sektöründe çalışanların temel sorunları nelerdir. Öğretmenlerin son dönemde toplumsal anlamda saygınlığı ile ilgili tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eğitim öğretim çok büyük bir camiadan ibaret. Herkesi ilgilendiren bir konu. Ben her zaman bu konuyla ilgili şöyle bir örnek veriyorum. Akşam anne baba işten gelmiş, çocuk okuldan gelmiş. Aile bir araya gelip oturduğunda ailenin çocuğuna sorduğu soru, “bugün okulda ne yaptın?” Okuldaki öğretmen mutlaka bizim hanemizde gündemin içinde kendine bir yer buluyor. Eğitim öğretim bizim gündemimizin başında geliyor. Bizim en çok değer verdiğimiz varlıklarımızın başında evlatlarımız geliyor. Evlatlarımızın daha iyi bir eğitim alması. Onların kendilerine daha iyi bir gelecek hazırlaması adına eğitim öğretim herkesin objektifinde gündeminde yer alıyor. Eğitim çalışanları da yaklaşık 1 milyon 300 bin öğretmen var. Yardımcı personeli de bu işin içine kattığımızda yaklaşık 1. milyon 500 bin bir sayı. Çok yekûn teşkil eden bir çalışma gurubu. Şimdi böyle olunca bu kadar büyük bir sayı olunca böyle büyük camianın kendine ait sorunları oluyor. Bu sorunların çözümü konusunda özellikle sendikamızın verdiği mücadele burada yerelde, genel merkezimizin de genelde, eğitim çalışanlarımızın ve öğretmenlerimizin haklarının daha iyi bir yerlere gelmesi için, onların emeklerinin ve alın terinin karşılığını tam anlamıyla alabilmeleri adına. Şimdi öğretmenlik mesleğinin saygınlığı noktasına geldiğimizde de burada en çok işaret etmek istediğim konu öğretmenlik meslek kanunu. Şöyle ki Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde çalışan öğretmenlerin haklarının korunduğu bir kanun olarak geçtiğimiz yıl meslek kanunu hayata geçti.
Öğretmen meslek kanunu yenilenmeli
Öğretmenlik Meslek Kanunu hayata geçmeden önce sendika olarak bir teklif sunduk. Motto olarak ortaya koyacak olursak öğretmenlik meslek kanunu öğretmene destek kanunu olmalıdır dedik. Öğretmenin yetiştirilmesinden, atanması, emekli olduğu güne kadar öğretmenin haklarını koruyacak, onun kendini güvende hissedebileceği sorunlarının, sıkıntılarının çözümü noktasında kendisini güvence altında hissedip, sırtını yaslayabileceği bir kanunu, benim için çıkartılmış bir kanun var. Beni koruyacak bir kanun var diye bir çerçevede olması lazım. Bizim motto başlığımız öğretmenlik meslek kanunu öğretmene destek kanunu olmalıdır. Peki bunun belki de en başında, taleplerimizi, öngörülerimizi, isteklerimizi ilgili mercilere, makamlara, bakanlara sunarken biz meslek kanunu ile ilgili taslak metin de oluşturduk. Bir araştırma, saha çalışması yapıp rapor da sunduk. Bizim sunduğumuz raporda, öğretmenlik meslek kanunu içerisinde olmasını istediğimiz ilk madde öğretmeni görevi başında uğradığı şiddete karşı koruyacak bir maddenin yer almasıydı. Hani biz diyoruz ya öğretmenin itibarının saygınlığının korunması ve hakkının teslim edilmesi diye. İşte kanun nezdinde öğretmenin itibarını saygınlığını koruyacak madde şiddete uğrayan öğretmenlerin korunmasıydı. Maalesef şimdiki kanun için de böyle madde yok. Bence öğretmenlik meslek kanunun en büyük eksiği neresidir derseniz burasıdır. Burasıyla ilgili Milli Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili bir düzeltme çalışmasının yapıldığını dile getirdi, daha önceki dönemlerde. Hali hazırdaki çalışmalar çerçevesinde meclisten yeni bir kanun çıkarılması gündemde. Burada da biz öncelikle bu maddenin eklenmesini istiyoruz. Sizler medya çalışanları görüyorsunuz duyuyorsunuz. Eskişehir’de bile her hafta öğretmene karşı bir şiddet olayı ile karşılaşıyoruz. Ya öğrencinin velisinden, ya öğrencisinden ya dışarıdan burada herhangi bir eğitimin paydaşı tarafından şiddete uğrayan öğretmenleri duyuyoruz. Üzülerek bunlarla ilgili açıklamalar yapıyoruz, itirazlarda bulunuyoruz. Bu çerçevede işaret ettiğimiz eksikleri revize edilen meslek kanunu içerisinde yer almasını istiyoruz. 1 milyon 300’bine yakın öğretmen çok büyük bir kesim. Bu kesimin kanunu öğretmenlere destek olacak mahiyette olmalı. Ekonomik anlamda onları rahatlatacak onların, emeklerinin, alın terinin karşılığını tam anlamıyla alabilecekleri bir çerçevede olması lazım.
Öğretmenlik sınıfta bitmiyor
Öğretmenlik mesleği sadece sınıfta dersini anlatınca bitmiyor. Ders bittikten sonra evde de devam eden bir meslek. Öğrencisi soru gönderip, ‘hocam çözemedim yardımcı olabilir misiniz?’ dediğinde telefonla mesaj attığında öğretmenlik mesleğinde evde istirahat halindeyken bile siz bu öğrencinizle karşı karşıya gelebiliyorsunuz. Ya da öğrencinin eğitim öğretim anlamında değil bir büyüğü olarak kendisine yol gösterecek kılavuzluk edecek bir rehber olarak, bir büyük olarak danıştığı, kendisi bir şekilde öğrencinin hayatında yer edinmiş konumda olan bir meslektir. Öğretmenlik sadece bir matematiği anlatmak, bir tarihi, coğrafya dersini anlatmakla bitmiyor. Öğretmen öğrenciyi her anlamda daha iyi bir gelecek için elinde yoğuran usta, sanatkâr aslında. Sorunların çözüm noktasını öğretmenlik meslek kanunu olarak görüyoruz. Başöğretmenlik, uzman öğretmenlik gibi kariyer konusu var. Burada da kariyer basamaklarının öğretmenlere sınavla verilecek şekilde değil, kıdem verilip kıdem yılı esası üzerinden verilmesinden yanayız. Bu konuda da bir adım atılacak diye bekliyoruz. Genel anlamda öğretmenlerin, meslektaşlarımızın sorunlarının çözümü noktasının neresi olduğunu da bu şekilde tarif etmiş olayım.
Eskişehir’de ne kadar öğretmen eksiğimiz var?
Eskişehir’de bazı branşlarda açık olabilir. Örneğin özel öğretim öğretmenliğinde, din kültürü alanında bazı özel branşlarda eksik olabilir ama genelde Eskişehir’de norm kadro fazlası çok öğretmen var. Eskişehir öğretmen fazlası veren bir şehir. 2 Bine yakın norm fazlası öğretmenimiz. Bunun sebebi de bakanlığın aile birlikteliğini sağlama çabaları çerçevesinde mazerete dayalı tayinlerden kaynaklı bir durum. Öğretmenlere ilk aşamada il emri ataması yapılıyor. Eskişehir’in en önemli özelliklerinden birisi eğitim şehri olması. Eskişehir rağbet gören bir şehir. Bu öğretmenlerimizin alanları bir şekilde dolduruluyor. Yani öğretmenler norm fazlası olmasına rağmen gün boyu oturup beklemiyor. Bu konuda okul yöneticileri ve milli eğitim yetkilileri gerekli düzenlemeleri gerçekleştiriyor.
2Eylül Haber