DİSK’in giderek büyüdüğünü aktaran Kaya, “Sayısı giderek artarken, toplumsal ve siyasal gücü zayıf kalması istenen işçi sınıfının sermayeye verdiği cevaptır DİSK. Saraçhane mitinginden, Kavel direnişinden, Paşabahçe grevinden akıp gelen mücadele deneyimlerinin eseridir. DİSK, sermaye saldırılarına olduğu kadar teslimiyete de bir yanıttır. O yanıtın adı sınıf ve kitle sendikacılığıdır” ifadelerini kullandı.
“MÜCADELEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ”
13 Şubat 1967'de DİSK kurucularının İstanbul Valiliği'ne sunduğu dilekçenin sadece bir evrak değil bir irade beyanı olduğunu belirten Kaya, “O dilekçenin arkasında büyük bir irade vardı. O irade, "Bizi kurtaracak olan kendi kollarımızdır!" diyenlerin iradesiydi. Ve o irade, yıllardır tüm baskılara rağmen, umudun düşmanlarına, serpilip gelişen hayatın düşmanlarına inat yoluna devam ediyor. Taksim'i 1 Mayıs alanı ilan eden Kemal Türkler, "İşçi arkadaş, üstünü aratma" diyen Rıza Kuas, çıplak ayakla yürüyen Abdullah Baştürk gibi önderleriyle DİSK işçi sınıfının onuru, halkın umudu oldu... On yıllardır bu topraklarda mücadele eden önderlerimizin açtığı yolda yürüdük, yürümeye de devam edeceğiz” şeklinde konuştu. Kemal Türkler'in, Abdullah Baştürk'ün emanetini taşıma onurunu yaşadıklarını vurgulayan Kaya konuşmasını şu sözlerle bitirdi: "Ne mutlu ki bizlere en karanlık günlerde bile yolumuzu aydınlatacak bir mücadele tarihimiz var. İşte tam burada, ayağımızı bastığımız bu yerden, DİSK'in önünden devam ediyoruz. Durmuyoruz, yavaşlamıyoruz, büyüyoruz, mücadeleyi büyütüyoruz. Çünkü biliyoruz ki DİSK varsa umut var, hayat var, mücadele var! Ünlü şair Bertolt Brecht’in Türkiye işçi sınıfı tarafından yıllardır benimsenen, grevlerde, direnişlerde kullanılan dizelerinde ifade ettiği gibi: "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz”