CHP Eskişehir Milletvekili Dr. Jale Nur Süllü, Doğa ve Yaşam Platformu’nun düzenlediği panelde yaptığı konuşmada, Alpu’da ve çevresinde yürütülen madencilik faaliyetlerinin doğaya verdiği zararı anlattı. Süllü, bu tehdide karşı halkın birlikte hareket etmesi gerektiğini vurgulayarak, doğanın geri döndürülemez bir şekilde tahrip edildiğini söyledi.

“Alpu’daki mücadele 2019’da başladı”

Dem-Dem Alpagut'u dörtledi 4-0 Dem-Dem Alpagut'u dörtledi 4-0

Süllü, 2019 yılında Alpu’da halkın kendisine aktardığı bir bilgiyi araştırmak için bölgeye gittiğini anlattı. “Bir kahve ziyaretim sırasında Alpu’daki hemşerilerim bana şunu söylediler: ‘Yukarıda bir bekçi görevlendirdiler ve çalışmalar yapıyorlar.’ Hemen ilçe başkanımız ve bir grup partilimizle birlikte çok zorlu bir yolculuğa çıktık. Önce bir noktaya kadar arabayla ilerledik, ancak sonrasında kilometrelerce yürümek zorunda kaldık” dedi.

Bölgeye ulaştıklarında büyük bir şaşkınlık yaşadıklarını ifade eden Süllü, “Tüm alan numaralandırılmıştı! Dağlara, tepelerimize numaralar verilmiş, kayalara levhalar çakılmıştı. Biraz ilerlediğimizde bir maden mühendisi ve birkaç personelin sondaj çalışması yaptığını, çıkardıkları karotları torbalara koyduklarını gördük. Ne yaptıklarını sorduğumuzda, ‘Değerli maden alıyoruz’ dediler. İşte o an yüreğimize bir kor düştü. Güzelim bölgemize, mikroklima özelliğine sahip, üretim yapılan verimli topraklarımıza göz dikildiğini anladık” ifadelerini kullandı.

“Doğa geri döndürülemez şekilde yok ediliyor”

Madencilik faaliyetlerinin geri dönülemez çevresel hasarlara yol açtığını belirten Süllü, “Bugün bizi yönetenler, doğayı sadece ağaçlardan ibaret sanan bir anlayışla hareket ediyor. Diyorlar ki: ‘Maden sahalarını tekrar ağaçlandırıyoruz, eski haline kavuşturuyoruz.’ Oysa ki, TEMA Vakfı’nın raporlarında, Birleşmiş Milletler’in belgelerinde şu açıkça belirtiliyor: ‘Bir maden sahası yok edildiğinde, doğa bir daha asla eski haline getirilemez!’” dedi.

Doğal su kaynaklarının yok olmasının gelecekte ciddi sorunlara yol açacağını belirten Süllü, “Çünkü o ağaçların altında, su kaynaklarını besleyen akiferler var. Gelecekte su, en büyük ihtiyacımız olacak. Bugün kuraklığı konuşuyoruz, yağacak karı umutla bekliyoruz. Ama o ağaçların altı su kaynağıyla dolu!” diyerek doğanın dengesinin bozulduğunu ifade etti.

“Doğa bozulduğunda hayvanlar bile göç etmek zorunda kalıyor”

Süllü, geçtiğimiz yıl ÇED toplantısı öncesinde bölgeye tekrar gittiğinde gördüğü manzaranın korkunç olduğunu söyledi. “Her yer delik deşik edilmişti! Ağaçlara numaralar verilmiş, sondaj kuyuları açılmıştı” dedi.

Bölgedeki bir doktorun kendisine aktardığı bir gözlemi de paylaşan Süllü, “O doktor hemşehrim bana şunu söyledi: Domuzlar bile şehre inecek. Evet, gerçekten doğanın dengesi bozulduğunda, hayvanlar bile yaşam alanlarını terk etmek zorunda kalıyor” diyerek, doğa tahribatının tüm ekosistemi etkilediğini vurguladı.

“Ya hep beraber, ya hiçbirimiz!”

Süllü, doğa mücadelesinin bir dayanışma içinde yürütülmesi gerektiğini belirterek, “Burada sizlerden bir ricam olacak: İzlemediyseniz Don’t Look Up (Sakın Yukarı Bakma) adlı filmi izlemenizi öneriyorum. Bu filmde bilim insanları insanlığı uyarıyor. Ama bir yanda para peşinde koşan zengin bir adam, diğer yanda ise bilim insanlarının uyarılarını dikkate almayan bir başkan var. Filmde dünyaya bir kuyruklu yıldızın çarpacağı söyleniyor. Ancak o zengin adam, ‘O yıldızın içinde değerli madenler var, onları çıkarmalıyız’ diyerek felaketi görmezden geliyor. Sonunda yıldız dünyaya çarpıyor ve insanlık yok oluyor!” diyerek doğa tahribatının sonuçlarına dikkat çekti.

Çevre mücadelesinin birlikte yürütülmesi gerektiğini vurgulayan Süllü, “Biz siyasiler olarak bu mücadeleyi her alanda veriyoruz. Ama unutmayın, esas görev sizlere, yöre halkına düşüyor! Biliyorsunuz, siyasi mücadelede bir sloganımız var: ‘Ya hep beraber, ya hiçbirimiz!’ Ve biz hep birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz. Çok güçlü firmalar var ama biz herkesten güçlüyüz. Çünkü biz haklıyız. Biz haklıyız ve biz kazanacağız!” diyerek sözlerini tamamladı.

Muhabir: Tuğba AKTAY