Tek tutkuları Rock müzik

Her birinizi isim isim tanıyabilir miyiz? Grubunuzun ismini nereden aldınız?

Doğa Usta

Ben Doğa Usta. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum, onun üzerine Ses Mühendisliği bölümünü okudum. Evliyim, bir kız çocuğum var. Eskişehir'de yaşıyorum. Müzik haricinde şu anda başka yaptığım herhangi bir iş yok. Geçmişte işletmecilik yapıyordum. Grubun gitaristiyim. Grup 2003 yılında Eskişehir'de kuruldu. Kurucumuz Ahmet Çilingir. Şu anda grupta kendisi yok maalesef, özel hayatından dolayı bırakmak durumunda kaldı. Gruba ismi kendisi verdi. Güzel bir arkadaş ortamında bir konser teklifi geliyor o sırada grubun daha henüz ismi yok. O sırada da alkol alıyorlar. Onun üzerine grubun ismi ne olsun derken 'Piiz' olsun diyorlar. 'Piiz' ismi arkadaş ortamında sohbet ederek, içki içmek anlamına geliyor. Grubun ismi buradan geliyor.

Suat Cevdet Yüksel

Ben Suat Cevdet Yüksel, Anadolu Üniversitesi İngilizce İktisat mezunuyum. Müziğe lise yıllarında alaylı olarak başladım. Küçükken hep davulcu olmak istiyordum ama küçük bir yerde büyüdüğüm için davul dersi veren bir yer yoktu. O yüzden gitara başladım. Klasik gitardan sonra hocamın da yönlendirmesiyle bas gitara başladım. Biraz yönlendirme ile oldu. Küçüklüğümde hayalim çok iyi bir bas gitarist olayım değil de aslında davulcu olmaktı. Ama şartlar bu şekilde gelişti. Müzik üzerine bir eğitim almadım aslında. Özel derslerle kendimi geliştirerek bu işin içine dahil oldum. Hobi olarak başladığım şey aslında meslek oldu. Hayatımın sonuna kadar da muhtemelen müzik olacak. Hayatta ne yaparsam yapayım, müzik hep olacak. Grubun bas gitaristiyim. Ahmet abi ayrıldıktan sonra ben dahil oldum. Yaklaşık 1buçuk yıldır Piiz ile birlikte çalıyorum.

Mehmet Dudarık

Ben Mehmet Dudarık, Çukurova Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği mezunuyum. Müzisyen bir aileden geliyorum. Müziğe çocuk yaşta başladım. Davulla değil de piyano ile başladım, sonra gitara geçtim. Gitardan basgitara en son davulda durmak zorunda kaldım, Piiz grubuna girdikten sonra. Piiz grubunun davulcusuyum. 2008'den beri Piiz grubunun içindeyim. Aktif olarak müzik yapıyoruz.

Grubun gençler arasında çok tanınan ve beğenilen bir müzik tarzı var. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Doğa Usta: Aslında bakarsanız geçmişte daha genç bir kesime hitap ediyorduk. Şu an yaptığımız müzik tarzı Türkçe Rock, biraz daha 30 yaş ve üstüne hitap ediyor. Çünkü jenerasyon şu an rock müzikle çok ilişkili değil, biraz daha bizim yaptığımız işler alternatif olarak anılmaya başladı. Biz profesyonel müziğe ilk başladığımızda Rock, Türkçe-Rock çok revaçtaydı. Bu sayede de 50'den fazla şehirde konser verebilmiştik. Şu anda aslında o kadar da genç bir kitle bizi takip etmiyor, bu zamanla değişti. Rock müzik illaki yeniden popüler hale gelecektir ama şu dönem başka bir dönem.

Suat Cevdet Yüksel: Aslında dünyadaki trendleri çok aşırı takip edemiyorum şu dönemde ama en azından Türkiye'de yeni jenerasyonun çok da fazla Türkçe-Rock dinlediğini düşünmüyorum. Birazcık daha farklı tarzlara yöneldiler. Türkçe-Rap şu anda çok revaçta. Herkesin tercihine saygı duyuyorum da çok hoşuma giden bir şey mi değil, ben tercih etmiyorum.

Her yaştan seyircimiz var

Grup ile gençler arasında bir etkileşim olduğunu biliyoruz. Bu etkileşim çok yüksek bir enerji ile sağlanıyor. Bunun oluşması sizce neye bağlı. Bunu nasıl sağlıyorsunuz?

Doğa Usta: Nerede olursa olsun biz sahneye çıktığımızda her seferinde elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştık ve hep kendimiz gibi olmaya çalıştık. Yapmacık davranmadık, yaptığımız müzikte de yapmacıklık hissedemezsiniz. Yani dönem değişti diye biz döneme uygun müzik yapmadık. Biz hep içimizden geldiği gibi yaptık. Bu da bence arada bir samimiyet yaratıyor. Aradaki ilişkiyi daha uzun vadeli kılıyor. O yüzden geçmişten gelen dinleyenlerimiz bizi asla terk etmediler yani hepsi bizimle beraberler. Ben buna bağlıyorum. Konser verdiğimizde çok iyi tepkiler geliyor. Ama işte konser sayımız azaldı. Tek sıkıntımız bu. Bir de sosyal medya trendlerini hiçbir zaman takip eden bir grup olamadık. Takipçi kasalım, sponsorlu basalım bunları da beceremedik yani yapmamız gerekiyordu ama olmadı yani içimizden gelmedi bir şekilde. Bu yüzden de takipçi sayısında bir azalma oldu ama olan insanlar bize yetiyor diyelim. Biz artık olanlarla doğru yolda ilerlediğimizi ve daha sakin, daha cool bir yol izlediğimizi düşünüyorum.

Mehmet Dudarık: Sahnede seyirciye karşı samimi olduğumuzu düşünüyorum. Performansa dayalı bir grubuz. Sadece stüdyo müzisyenliği falan değil aslında. Sahnede olmayı çok seviyoruz, seyirci ile birebir interaktif temaslar kuruyoruz.

Suat Cevdet Yüksel: Normal hayatlarımız dışında sahne benim için en azından çok farklı bir yer. Çünkü duygusal olarak da çok yoğun yaşadığım, stres attığım, hüzünlendiğim ve eğlendiğim bunların en uç noktalarını ben sahnede yaşıyorum. Sahne sanki benim konfor alanımmış gibi oluyor. Rahat oluyorum ve gergin olmuyorum genelde. Tabii ki bazen sahnede hata yapıyoruz, bazı şeylere gerilebiliyoruz ama normal günlük hayatın çok daha dışında olan bir enerji oluyor. Doğal olduğumuz zaman insanlar da bence bunu hissedebiliyorlar. Çünkü şarkıda hissetmeden çalmak çok mümkün değil. Yapmaya çalışanlar belki vardır, bilmiyorum tabii o tarafını ama en azından ben diyorum ki sahnede buyum. Sevilir, sevilmez.

Olduğumuz gibi müzik yapıyoruz

Sahnede seslendirdiğiniz parçaları nasıl seçiyorsunuz?

Doğa Usta: Sahnede kendi bestelerimizi çalmaya gayret ediyoruz. Eğer başka düzenlemeler, başkalarının şarkılarını çalıyorsak da muhakkak onlara kendi dokunuşlarımızı koyuyoruz. Kendi melodilerimizi, kendi trafiklerimizi kendimize göre aranje etmeye çalışıyoruz. Kendimiz dinleyip, sevmediğimiz herhangi bir şeyi bu şarkı tutar mı diye koymuyoruz. Repertuarımıza genelde kendi sevdiğimiz, dinlediğimiz şeyleri koyuyoruz.

Mehmet Dudarık: Sahnede genelde kendi şarkılarımızı seslendiriyoruz ama başkalarının şarkılarını seslendireceksek de biz olsak bu şarkıyı nasıl yapardık diye düşünerek dokunuşları o şekilde yapıyoruz.

Suat Cevdet Yüksel: Aslında değişiyor. Genel olarak tabii ki belli bir sıramız var. Belki o an ya da bir şehre gittiğimizde modumuz nasılsa ya şunu çalmasak mı şunu mu çalsak. Bunlar bazen çok anlık gelişiyor. Bazen de çalmak istemediğimiz bir parça oluyor. Bizden farklı besteleri istediklerinde sıranın dışına çıkıp çalabiliyoruz elbette. Repertuarımızda olmayan parçaları genelde çalmıyoruz. Ama sahneye çıktığımız zaman seyirciden aldığımız etkileşim ile değişebiliyor bazen. O an bulunduğumuz şehirle de alakalı değişkenlik gösterebiliyor. Bak bu şarkı burada olmayacak belli dediğimiz zamanlar da oluyor.

Eskişehir sanatın merkezi

Eskişehir'in sanata ve müziğe bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Suat Cevdet Yüksel: Eskişehir'de sanatsal olarak bence çok çeşitli aktiviteler, etkinlikler oluyor. Bunun tiyatrosundan, operasına, orkestraları, konserler, festivaller, sokak etkinlikleri. Ya da dışarı çıktınız dışarıdan gelen herhangi bir sanatçı yok. Müzik dinlemek istiyorsunuz. Zevkinize göre kendinizi bulabileceğiniz bir yer muhakkak var Eskişehir'de. Eskişehir'de alternatifler Türkiye'nin bir çok şehrine göre çok daha fazla. Hatta belki yüz ölçümüne ya da nüfusa oranlarsak ilk üçe bile girebilir. İstanbul ve Ankara'da da çok fazla etkinlik oluyor ama nüfusa ve yüz ölçümüne bakarsak bence Eskişehir gerçekten ilk üçe girebilir. Çeşitlilik açısından. Eskiden rekabet vardı. Rekabet de ister istemez kaliteyi artırıyordu. Şu anda da var çeşitli gruplar, eğlence mekanlarında çalanlar. Günün sonunda ben şunu düşünüyorum. Ben çalışıyorum çalışıyorum çalışıyorum ek bir şeyim olmuyor. Aldığım şey ve bana verilen değer belli oluyor bazı yerlerde. Bir yerden sonra müzisyenler de belki bazı noktalarda kendilerini geliştirmeyi bırakmış olabilirler.

Mehmet Dudarık: Küçük bir şehir, tek merkezli ama gayet canlı. Kültürel açıdan, konser fiyatları, festivallere vs. halkın ilgisi çok yüksek. Ama bu bazen dönemsel olarak da azalabiliyor. Bu her yerde de olabilir tabii burada farklı sebepleri de düşünmemiz lazım. Gitmek istiyor ama gidemiyor. Tarihi uymuyor olabilir yani maddi imkanlar.

Doğa Usta: Eskişehir bu konularda çok şanslı. Bir çok konseri bir çok tiyatro gösterisi büyük şehirlerdeki pahasının belki yarı fiyatında Eskişehir'de gösterilebiliyor. Bence burada hem halkın desteği hissediliyor hem de birazcık heralde belediyelerin de bu konuda desteği var. Mekan açma konusunda olabilir. Bence Eskişehir bu anlamda şanslı bir şehir isteyene çeşitlilik çok fazla. Piiz'i Piiz yapan da Eskişehir'de olmak. Başka bir şehirde olsaydık bu kadar bilinmeyebilir, tanınmayabilirdik. Bu kadar uzun solukllu olmayabilirdik. Biz ilk çıktığımızda rekabet de çok fazlaydı Eskişehir'de. Hep ondan daha iyi olmaya çalışıyorsun. Şimdi mesela şu an öyle bir ortam asla yok en azından rock müzik adına söyleyebilirim. Eskişehir'de beste yapan grup sayısı bence bir elin parmağını geçmez. Herkes başkalarının şarkılarını çalıp bu gece paramı nasıl kazanırım onun derdinde.

TUĞBA AKTAY


Kaynak: Tuğba Aktay