Sempozyumda konuşmacı olan ancak katılamayan TBMM Çocuk Hakları Komisyon Başkanı Radiye Sezer Katırcıoğlu’nun mesajı okundu. Katırcıoğlu, “Sempozyuma katılmayı çok istememe rağmen gönül coğrafyamız Filistin’de yaşanan çocuk katliamlarından dolayı Meclis genel kurul çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor.” ifadelerini kullandı.
Çocuk hakları konusu çocukları koruma hakları gibi anlaşılıyor
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuk hakları konusunun yanlış bilinen, yanlış anlaşılan, çocukları koruma hakları gibi anlaşılan bir konu olduğunu ifade ederek, çocuk hakları konusunun toplum tarafından doğru anlaşılıp anlaşılmadığının net olmadığını söyledi.
Anne çocuk, baba çocuk ilişkisinde yaşanan sıkıntılara dikkati çeken Prof. Dr. Tarhan, “Çocuk bizim çocuğumuz ama bize ait değil, bizim kölemiz değil. Köle efendi ilişkisi gibi anne çocuk, baba çocuk ilişkisini görmek çocuk haklarına yönelik yapılan hatalardan biri.” dedi.
Anneden psikolog olmaz…
Bazı ailelerde de çocukla aynı ortamda olmasına rağmen çocukla mesafeli ilişki kuran anneler ve babaların var olduğunu ve çocukların duygusal ihmalle büyüdüğünü anlatan Tarhan, bazen de evlerde eleştirinin çok olabildiğini ve her yemek vaaza dönüştüğünü, anne ile çocuk arasında sıkıntılı olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Tarhan, “Anneden öğretmen olmaz, anneden psikolog olmaz. Anne, annelik rolünü yaşayacak. Anne kaptan gibi olmayacak, çocuğun hayatının kaptanı gibi olmayacak, kılavuz kaptanı gibi olacak. Çocuk hayatını yönetecek anne referans noktası olacak, fikir verecek, kararı çocuğa bırakacak.” dedi.
“Çocuk haklarına zarar veren diğer bir konu da savaşlar” diyen Prof. Dr. Tarhan, Dünya Sağlık Örgütü’nün 3 büyük tehlikeden söz ettiğini bunların, küresel gelir eşitsizliği, iklim değişikliği ve insanın yalnızlaşması olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:
“İnsanın yalnızlaşmasının bedelini en çok çocuklar ödüyor. Çocuklar ihmal ediliyor, mağdur kalıyor. Savaşta da şu anda pek çok çocuk ölümleri olduğunu görüyoruz. Dün akşam öğrendik Gazze’de hastane bombalandı. 500 kişi ölüyor. Sivil kişiler ölüyor. Çocuk hakları sempozyumunda bu konuya dikkat çekmeden geçemedim. Filler dövüşüyor, çimler eziliyor. Çocuklar eziliyor. İyi ki nükleer silah var diyorum. Dünyada nükleer silah olmasaydı çok büyük savaşlar olurdu. Nükleer silah korkusu büyük savaşları duruyor.”
Çocuğu birey olarak kabul etmek ve çocuğa birey olarak muamele etmek
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazife Güngör, çocuğu birey olarak kabul etmek ve çocuğa birey olarak muamele etme vurgusunun çok önemli olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
“Belki de gelişmiş toplumlarla gelişmemiş toplumlar arasındaki önemli farklılıklardan biri de tam da burada ortaya çıkıyor. Çocuk doğar doğmaz onu birey olarak kabul etmek, ruhsal ve duygusal yapısıyla birey olarak yetiştirmek veya büyüklerin yanında konuşma, ‘söz hakkın yok’ deyip, olgunlaşmamış, birey olmamış muamelesi yaparak büyütmek… Bu durumda çocuk büyüdüğünde yaşamın öznesi olmayı kaçıracak.”
.
Halide İncekara: “Kötüye karşı da bir lanet okumanın hakkımız olduğunu düşünüyorum”
TBMM Çocuk Hakları Komisyonu Kurucu Başkanı Halide İncekara, konuşmasına, “Bugün için renkli kıyafetler giymeyi planlıyordum ama akşam bir soykırıma şahit olunca siyah giymek zorunda hissettim. Aslında hepinizin gözlerinin içine bakarak ümitten aydınlıktan, yapılan bunca güzel çalışmaları, övünerek sizinle paylaşmak isterken bir soykırımla karşılaştım ve bunun ardı arkası gelmiyor.” diye başladı.
İncekara, bazen ‘Yıllardır yaptığımız mücadele, salonları doldurduğumuz konuşmalar bastığımız kitaplarla boşa mı çalışıyoruz?’ diye düşündüğünü de belirterek, şöyle devam etti:
“Bir ümit doğuyor ya bunları yapmasaydık bu zulüm nerelere varırdı diyorum. Onun için yine de ısrarla bütün kötü örnekler gözümüze batırılırken iyi örnekleri paylaşmaya devam edeceğiz, etmek zorundayız. İyinin yanında durup iyiyi güçlendirirken kötüye karşı da bir lanet okumanın hakkımız olduğunu düşünüyorum.
Irak ve Suriye’deki savaşları, savaştan kaçan çocukları gördük. Hadi bunları unuttuk, Ukrayna gözümüzün önünde. Orada çocuklar hala ıstırap içinde yaşıyor. Ukrayna’nın yarası bitmedi ve Gazze’deki soykırım başladı. Siyasetin konforlu alanlarından çıkmayacak mı insan hakları, çocuk hakları diye üzülmüyor değilim.”
Can HACIOĞLU

Kaynak: 2Eylül Haber