Küllüoba Höyüğü'nde, M.Ö. 5000 yıl öncesinden M.Ö. 1800'e kadar kesintisiz bir yerleşim bulunuyor. Höyükte basit köy yerleşmelerinden şehirleşmeye doğru giden bir eğilim varolduğu ortaya çıktı. Kazılarda M.Ö. 2500'lerde şehirlerin oluşmaya başladığını da saptandı. Küllüoba’daki yukarı şehirde yöneticilerin ve elit tabakanın yerleştiği, aşağı şehirde de halkın oturduğu bir yerleşim modelinin olduğunu ortaya çıktı Eskişehir’de şehirciliğin ilk evrelerine ulaşılan Küllüoba, bu konumu itibarıyla Eskişehir’in bilinen en eski şehri unvanına sahip oldu.
Prof. Dr. Turan Efe, başkanlığındaki arkeoloji ekibi, Seyitgazi ilçesinin Yenikent köyü yakınlarındaki Küllüoba Höyüğü'nde 1996 yılından bu yana kazı çalışmalarını sürdürüyor. Öğretim üyesi, öğrenci ve işçilerden oluşan yaklaşık 30 kişi, çalışmalarını yaz mevsiminde sürdürüyor. Bilecik Üniversitesi Prof. Dr. Turan Efe , Küllüoba'nın Batı Anadolu prehistoryası için önemine değinerek "Höyükte bulunan kale önemli ölçüde açığa çıkarıldı. Kalede soylu sınıfının bulunduğunu ve bölgeyi yönettiğini tahmin ediyoruz.Doğu Kapısı'ndaki çalışmalara tekrar başladık. " dedi.

İLK TUNÇ ÇAĞI
Efe, Küllüoba'nın 300 metre uzunluğunda 150 metre genişliğinde ve ova seviyesinden 15 metre yükseklikte orta boy bir höyük olduğunu anlattı. Prof. Dr. Turan Efe, şunları söyledi: "İlk Tunç dönemine ait olan birinci yerleşimin etrafında dışı rampa tahkimatlı kerpiç bir sur ve içeriden bu duvara yaslanan evler bulunuyor. İlk Tunç dönemine ait olan ikinci ve üçüncü yerleşim yerleri tepenin doğu eteğinde yer alıyor. Bu yerleşim yerleri, bir dış şehre taşmış ve evlerin megaron tipine dönüşmüş olmasıyla dikkat çekiyor. Küllüoba Hitit uygarlığının temelidir."

BULGARİSTAN’A KADAR ULAŞAN YOLLAR ESKİŞEHİR’DEN GEÇİYOR
Eskişehir’in 35 kilometre uzaklıktaki Yenikent Köyü yakınlarındaki Küllüoba’da çalışmalara devam edildiğini belirten Prof. Dr. Turan Efe, şunları söyledi:”Dağlık olması nedeniyle Anadolu yarımadası, etrafındaki bölgelerden bir oranda tecrit olmuş durumdadır. Balkanlar’dan, Ege’den, Kara Yunanistan’dan insan topluluklarının bölgeye girmesinde caydırıcı rol oynamıştır. Özellikle prehistorik dönemlerde burada bölgeye özgü kültürler oluşmuş ve etkilerini sonraki dönemlerde sürdürmüştür.Küllüoba bu doğal ulaşım yolları üzerinde önemli bir merkezdir. İlk Tunç Çağı’nda Kilikya’dan Trakya’ya kadar Büyük Kervan Yolu üzerinde yer almaktadır. Batı Anadolu’nun önemli ticaret yolları üzerindedir. Uzak bölgeler arasında başlayan ticaret ve Mezopotamya ile ilişkilerin kurulması beraberinde zenginleşmeyi getirmiştir. Ticaretin tetiklediği gelişme şehirciliğe geçişi doğurmuştur. Elit tabakanın oluşması sonucunda bir takım değerli madenlere, ziynet eşyalarına gereksinimi doğurmuştur. Höyükte basit köy yerleşmelerinden şehirleşmeye doğru giden bir eğilim vardır. Yukarıdaki şehirde yöneticilerin ve elit tabakanın yerleştiği, aşağı şehirde de halkın oturduğu bir yerleşim modelinin olduğunu belirlenmiştir. Şehirciliğin ilk evrelerine ulaştığımız Küllüoba, Eskişehir’in bilinen en eski şehridir.Küllüoba, coğrafi bakımdan çok önemli bir bölgede yer alıyor. Höyük, kuzey, güney, doğu ve batı ulaşım yollarının kesiştiği bir yerde bulunuyor. Mezopotamya'dan Bulgaristan'a kadar uzanan bütün doğal ulaşım yolları Küllüoba Höyüğü'nde düğümleniyor. Höyük, farklı kültür evrelerini barındırıyor”.
Can HACIOĞLU

Kaynak: 2Eylül Haber