Eskişehir-Bilecik Tabip Odası Başkanı Dr. Nazan Aksaray gazetemize yaptığı açıklamada influenza (grip) vakalarının arttığını belirtti. Aksaray, “Grip ciddi bir hastalıktır. Grip tüm vücudu tutan, yüksek ateşle, solunum enfeksiyonlarının bulgularıyla, kas ağrısıyla ve büyük bir halsizlikle seyreden bir hastalıktır. Şu anda etrafta grip salgını var” ifadelerini kullandı. Aksaray, “Kış mevsiminde kapalı mekânlara girince bu hastalıkların olması normal düşüncesinden çıkmamız gerekiyor. Her şeyden önce ülkeyi sağlık açısından yöneten insanlar bu cümleleri sarf etmemeliler. Bunun temel 1-2 nedeni var” şeklinde konuştu. Kapalı bir ortama maske kullanımına dikkat edilmesi gerektiğini aktaran Aksaray, “Son zamanlarda gribin daha çok arttığı görülüyor. Ama aynı zamanda bildiğimiz geleneksel solunum enfeksiyonlarının etkenleri var mesela nezle virüsü etkeni veya devletin maalesef tetkik etmediği ama çeşitli tarama testlerinde ya da kişisel başvurularda ortaya çıkan COVID-19 etkeni de hala ülkemizde çok yaygın” dedi.
DOMUZ GRİBİ DİYE BİR ŞEY YOK
Domuz gribi denilen şeyin aslında bir karşılığı olmadığına değinen Aksaray, “Bu biraz da halkın uydurması. Domuzda da insanda da influenza oluyor ve ondan insana geçebiliyor. Domuz gribi olunca daha feci bir grip olmuyor. Grip griptir ve ciddi bir hastalıktır” şeklinde konuştu. Hasta olan kişilere büyük görev düştüğünü vurgulayan Aksaray, “Vatandaşın boğaz yangısı yani vücudunda çok ciddi bir rahatsızlık olmasa bile sadece bugün benim boğazım yanıyor ya da biraz burnum tıkalı gibi düşünüyorsa kesinlikle maskesiz kapalı bir ortama girmemeli, bu bir sorumluluk bir görevdir. Daha ileri bir aşamadaysa zaten iyice istirahat etmeli ve bir hekime başvurmalı. Mutlaka el hijyenine dikkat etmeli. Öksürürken mendil kullanılmalı ya da kolumuzu siper ederek öksürmeli ve sonrasında ellerini iyice yıkamalı ve kapalı ortamlara zorunlu olmadıkça girmemeli. Girmek zorundaysa maske takmalı ve araya 1 metre mesafe koymalı. Hastamız sağlık açısından duyarlı ise örneğin şeker hastalığı var, kanser tedavisi görüyor veya ileri yaşta ya da kim olursa olsun mümkün oldukça kapalı ortamda kaçınması eğer mecburen bulunması gerekiyorsa ise mutlaka maske takarak bulunması lazım” ifadelerini kullandı.
ANTİBİYOTİK KULLANIMINA DİKKAT
Hekimlerin çok zorda kalmadıkça antibiyotik yazmadığına dikkat çeken Aksaray, “Hekimlerimiz zorda kaldığı için antibiyotik yazıyor çünkü sistem bizden 3 dakika da bir hasta bakmamızı istiyor. Gerçek bir hekimlik hizmeti yapmaya olanak tanınmıyor. Bir daha da o hastaya ulaşmak da çok zor olduğu için hekimler öyle çaresizce o an dört dörtlük karar veremiyorsa o zaman antibiyotiğe başvurmak zorunda kalıyorlar. Hastanın ateşi var boğaz ağrısı var ama kültür alma olanağı yok. Şöyle ki siz bir viral etkensiniz antibiyotik kullanmayın diyebilmek bugünün Türkiye sağlık ortamında mümkün değil. Bizim hastaya 3 gün dayan 3 gün sonra gel bir bakalım deme lüksümüz yok. Sağlık Bakanı kalkıp Türkiye’de antibiyotik çok kullanılıyor o yüzden aile hekimlerine kota koyduk diyor ya bunun nedenini Sağlık Bakanlığı’nın kendisidir aslında. Böyle kötü bir sağlık sistemi olunca bunlar maalesef yaşanıyor. Hiçbir hekim hastasına gereksiz bir ilaç vermek istemez, hiçbir hekim hastasına antibiyotik yazmak istemez. Bizim eğitimimiz böyle bir şeyin üzerine kurulu ama size hekimlik yapma şansı tanımayan bir sistem içerisinde çalıştırılıyorsunuz maalesef öyle düşünün” dedi.
GRİP AŞISI YAPTIRIN
Koruyucu sağlık açısından grip olmamış ve öncelikli grupta olanların hemen grip aşısı olması gerektiğini ifade eden Aksaray, “Vatandaşlarımız lütfen eğer hasta olmadılarsa grip aşılarını olsunlar. Gribi hafife almayalım. Öncelikli dediğimiz grup şu kişilerden oluşuyor; 65 yaş ve üzerindeki kişiler, yaşlı bakımevi ve huzurevinde kalan kişiler, gebeliğin 2. veya 3. üç ayında olan gebeler, astım dahil kronik akciğer ve kalp-damar sistemi hastalığı olanlar, diyabet dahil herhangi bir kronik metabolik hastalığı bulunanlar, kronik böbrek yetmezliği olanlar, kan hastalığı (hemoglobinopatisi vb.) olanlar, bağışıklık sistemi yetmezliği olan veya bağışıklığı baskılayan tedavi alanlar, 6 ay-18 yaş arasında olan ve uzun süreli aspirin (asetil salisilik asit) tedavisi alan çocuk ve ergenler” şeklinde konuştu.
COVID’İN TEDAVİSİ YOK
COVID’inde ülkemizde çok yaygın bir hastalık olduğunu ve bunun için dünyada ilaç kullanıldığını fakat Türkiye’de bu ilacın olmadığını aktaran Aksaray, “Bu durum bizim bakanlıktan isteğimiz ve rahatsız olduğumuz bir durum. Neden dünyada COVID için kullanılan ilaç Türkiye’de yok? Hastalığın erken döneminde verilen bu ilaç hastalığın ileriye gitmesini önlüyor. Fakat Türkiye’de yok hatta tetkik bile yapılmıyor. Yani yapılıyor gibi sözde dostlar alışverişte görsün. Tetkik isteme ve iletme koşulları çok zor ipe un sermek gibi bir şey pratikte yapılmıyor diye kabul etmek lazım yani. PCR testini alıp sonuçlandırmak zaten 4 günü buluyor hâlbuki ilacın etkili olması için ilk 3 gün içerisinde verilmesi gerekiyor. Gerçekten çok kötü bir sağlık sistemi içerisindeyiz” ifadelerini kullandı.
GRİBİ GEÇİRMENİN EN ÖNEMLİ YOLU
Gribin geçmesi için sadece ilaç kullanmanın yeterli gelmediğini kaydeden Aksaray konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Sağlıklı beslenmek, iyi uyumak ve stresi kontrol altında tutmak lazım bu 3 şey olmadığında siz hastalıktan kurtulmakta çok zorlanırsınız. Sigara tüketimini de bunun içerisine koyuyorum yani siz insana sadece bir ilaç vererek onu tedavi edemezsiniz. İnsan sağlıklı besine kolay erişmeli bu insanda strese olmamalı ve güzel bir uyku uyumalı”