Profesör Doktor Cengiz Ovalı kimdir? Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
1971 Eskişehir doğumluyum. Babamın memur olmasından dolayı ilk, orta ve lise eğitimini çeşitli illerde aldım. Üniversite eğitimini 1988 – 1994 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde gördüm. 1998 yılında Eskişehir’e dönerek Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisinde araştırma görevlisi olarak başladım ve 2003 yılında Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı unvanını aldım. 2004 yılında Özel Anadolu Hastanesinde çalışmaya başladım. Eskişehir’de özel hastaneler içinde ilk olarak kalp ameliyatını yapan ekip içinde oldum. 5 yıl çalıştıktan sonra 2009 yılında Yunus Emre Devlet Hastanesine geçtim ve bulunduğum süre içinde Kalp Damar Cerrahisi Klinik Sorumluluğunu yürüttüm. Bu süre içinde 1500 kadar hastanın ameliyatını başarıyla gerçekleştirdim. Koroner bypass ameliyatlarının çoğunluğunu çalışan kalpte yaptım. O dönemde ülkemizde kalp ameliyatı yapabilen hizmet hastaneleri arasında ilk ve tek hastane Yunus Emre Devlet Hastanesi olmuştu.
YÜZLERCE HASTA SAĞLIĞINA KAVUŞTU
2013 yılından itibaren Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalında Akademik hayatım başladı. 2024 yılının başında da Profesör Doktor ünvanlarını aldım. Bu süre içinde halk arasında Kapalı kalp ameliyatları olarak da bilinen minimal invaziv kalp ameliyatları hakkında yoğun eğitimler aldım. 2020 yılından itibaren hem kapak hem de koroner bypass ameliyatlarını bu yöntemle yapmaya başladım. Bugün itibarıyla yüzlerce hastamı bu yöntemle ameliyat ederek sağlığına kavuşmasına vesile oldum.
Kapalı yöntem kalp cerrahisi nedir?
Tıbbi ismi minimal invaziv kalp cerrahisi olan küçük kesi ameliyatları halk arasında kapalı kalp ameliyatları olarak bilinmektedir. Klasik kalp ameliyatlarında iman tahtası olarak bilinen göğüs kemiği yani sternum denilen göğüs kemiği uzunlamasına 25–30 cm kesiyle tamamen açılmaktadır. Küçük kesi ameliyatlarında ise bu kemik kesilmeden, genellikle göğsün sağ ya da sol tarafına ufak kesiler yapılarak kaburgalar arasından kalbe ulaşılır.
Kapalı Kalp Ameliyatları ile hangi ameliyatlar yapılabilmektedir? Kapalı Kalp Ameliyatları kimlere uygulanmaz? Avantajları nelerdir?
Klasik kalp ameliyatlarıyla yapılan hemen hemen tüm kalp ameliyatları bu yöntemle yapılabilmektedir. Bunlar; Mitral kapak tamiri veya değişimi, Aort kapak tamiri veya değişimi, Triküspit kapak tamiri veya değişimi, Kalp deliği kapatılması (ASD- Atrial Septal Defekt ve VSD-Ventriküler Septal Defekt), Koroner bypass ameliyatları (Tekli ya da 4-5 damara kadar çoklu bypass), Kalp tümörü ameliyatları (mixoma vb.), Asendan Aort değişimi (Benthal vb.), Atrial fibrilasyon tedavisi Kapalı yöntem veya minimal invaziv cerrahi, her hasta için uygun olmayabilir ve bazı durumlarda standart açık cerrahi tercih edilebilir. Bunlar, Kronik Akciğer Hastalığı Olanlar: Kapalı yöntem cerrahisi, solunum fonksiyonlarını etkileyebileceğinden, kronik akciğer hastalığı olan bazı hastalarda tercih edilmeyebilir. Öncesinde Kalp Ameliyatı Geçirmiş Hastalar: Yakın zamanda açık kalp cerrahisi geçirmiş olan hastalar, minimal invaziv cerrahi için uygun olmayabilirler. Komplikasyon Riski Yüksek Hastalar: Bazı hastalarda, minimal invaziv cerrahi komplikasyon riskini artırabilir. Özellikle vasküler problemleri veya kanama eğilimi olan hastalarda dikkatli bir değerlendirme yapılmalıdır. Yetersiz Eğitim ve Deneyim: Kapalı yöntem cerrahisi, deneyimli bir cerrah ve cerrahi ekibin varlığında gerçekleştirilmelidir. Aksi takdirde minimal invaziv cerrahi riskli olabilir ve bu nedenle tercih edilmemelidir.
KISA SÜREDE İYİLEŞEBİLİRLER
Standart kalp ameliyatında; göğüs kemiği kesildiği için göğsü sabitleştiren korse gibi cihazlar kullanılır, hastaların nefes almakla ağrıları olur ve hareketleri kısıtlıdır. Kollarıyla yukarı doğru uzanamazlar ve ağır bir yük taşıyamazlar. Yan yatmaları 2 – 3 ay mümkün olmaz. Kapalı ameliyatlarda ise; ameliyatın birinci günü itibarıyla her türlü hareketi yapabilirler ve istedikleri pozisyonda yatabilirler. Hatta taburculuk sonrası evlerine araba sürerek gidebilirler. Çok daha kısa sürede normal hayatına ve işine dönebilirler. Yapılan cilt kesileri de açık ameliyatlarla kıyaslanamayacak kadar küçüktür ve çoğunlukla göğüs altında, koltuk altında kalmaktadır. Dışarıdan bakıldığında kalp ameliyatı olduğu anlaşılmamaktadır. Buda özellikle genç hastaların sosyal ve psikolojik durumunu olumlu yönde etkilemektedir.
RİSK DAHA AZDIR
Göğüs kemiği uzunlamasına kesilmediği için daha az ağrı hissi, daha az kanama ve daha az kan transfüzyonu, daha düşük enfeksiyon riski, hastanede daha kısa kalış süresi, daha hızlı iyileşme ve günlük hayata daha erken dönme gibi avantajları vardır. Günümüzde en iyi merkezlerde gelişen teknoloji ve artan tecrübeyle kalp ameliyatlarındaki risk % 1- 2’ lere kadar düşmüştür. Kapalı kalp ameliyatlarında daha az kan ihtiyacı olmaktadır ve çok daha az enfeksiyon görülmektedir. Bu ve bunun gibi komplikasyonların çok daha az olasından dolayı kapalı kalp ameliyatlarında risk daha da azalmıştır.
Kapalı ameliyatlar, kalp ameliyatı yapılan her hastanede yapılabilir mi? Eskişehir olarak kalp ve damar cerrahisinde ne durumdayız?
Açık kalp ameliyatları yapılabilen hastanelerdeki donanım bu tür ameliyatlar için yeterli değildir. Kapalı ameliyatlarda ileri teknoloji ürünü cerrahi aletler ve ekipmanlar kullanılmaktadır ve bunların sağlanması gereklidir.
Ayrıca ameliyatı gerçekleştiren cerrahın ve ekibinin, eğitimi ve tecrübesi operasyonun başarısı için büyük önem taşımaktadır. Kapalı ameliyatı yapan hekim; binlerce açık kalp ameliyatını başarıyla yapmış olmalı ve bunun üzerine kapalı yöntem ameliyatlar hakkında ciddi eğitimler almış olmalıdır.
Kalp ameliyatı Eskişehir'deki çoğu hastanede yapılıyor. Eskişehir'de hastalar bu konuda şanslı devlet hastaneleri son derece donanımlı özel hastanelerde aynı şekilde. Fakat şu var küçük kesi ameliyatları ayrı bir donanım gerektiriyor. Bunlara sahip olunması gerekiyor. Ekibin ve cerrahın eğitimi de çok önemli. Bunlar sağlandığı takdirde ilerleyen zamanlarda da pek çok hastanede yapılabilecektir.
