Büyük bir keyifle oynuyoruz
Sahnelediğiniz Leyla ile Mecnun Değil oyunu sizin için ne ifade ediyor, biraz bahseder misiniz?
Bülent Emrah Parlak: Leyla ile Mecnun Değil adından da anlaşılacağı gibi aslında bir Leyla ile Mecnun hikayesi değil ama aynı zamanda herkesin kendi içinde, hayalinde kurmuş olduğu bir Leyla ile Mecnun metaforu vardır, onu da merkeze alan ama hiçbir zaman olamadığını da gösteren güncel ilişki oyunu. Herkesin geldiği zaman bu benim de hayatımda olmuştu, buna benzer bir şey ben de yaşamıştım diyeceği bir ilişki finali. Aslında bir boşanma hikâyesi, bir cenaze üzerinden anlatıyoruz bunu. Güzel bir hikâye olduğunu düşünüyoruz ve keyifle oynuyoruz.
Elit Andaç Çam: Leyla ile Mecnun Değil güzel bir hikâye biz sahnede oyunu büyük bir istekle ve keyifle oynuyoruz.
Tiyatro ana kucağı gibi
Dizi ve film sektörü ile tiyatro arasındaki fark sizce nedir?
E.A.Ç: Bülent de ben de daha çok tiyatro kökenliyiz. Benim için başka bir yeri var tiyatronun. Böyle hiç bitmeyen bir aşk ilişkisi gibi seyircide her gün yaşanan şey. Asla tükenmeyecek bir şey. Dizinin, sinemanın, televizyonun bambaşka tempoları var ama galiba hayatımın sonuna kadar yapmak isteyeceğim tek şey tiyatro olacaktır diye düşünüyorum.
B.E.P: Biz oyuncuyuz takdir ederseniz ki. Fark etmez yani alaylı, okullu, nereden geldiğimiz, nereye doğru gittiğimiz. Bizim mesleğimizde yaptığımız birkaç tane tür var. Bunlar; Sinema, dizi, tiyatro, reklam oyunculuğu bir sürü şey var aslında. Bunların hepsi bizim işimiz. Tiyatro, sahne bambaşka bir his, bambaşka bir büyüsü var. Bu bir gerçek, buna bulaşan herkes bilir ve tiyatroyu her zaman ayrı bir yere koyar. Hayatta bütün diğer dalların hep bir riski vardır ama tiyatronun yoktur. Tiyatro insan olduğu sürece bir boşluk varsa sokak bile olabilir bu, devam eden bir sanattır. Diğer yapmış olduğumuz kamera önü oyunculuklarını da biz çok seviyoruz. Bunları da çok severek yapıyorum. Onlarla da biz hayatımızı döndürüyoruz. Oradan aldığımız hazzın başka bir haz olduğunu biliyoruz. Ben ayırmıyorum çok fazla. Tiyatro bizim anamız gibi ana kucağı gibi oraya ne olursa olsun geri dönüyoruz, oraya sığınıyoruz. Onu hep devam ettirmeye çalışıyoruz. Ona herkesten daha çok saygı gösteriyoruz. Bu kadar ayrım vardır aralarında ama diğerleri de hiçbir zaman ötelemediğimiz bizim işimiz olan sektörler. Hepsini yapmaktan çok mutluyum. Özellikle sinema tiyatroya çok yakındır.
Büyükerşen’i çok seviyoruz
Eskişehir’in sanata bakışı, Eskişehirli sanatseverlerin ilgisinden memnun musunuz?
B.E.P: Eskişehir kent olarak bizim gelmekten en çok mutluluk duyduğumuz kentlerden birisi. Geldiğimizde görsel olarak doygunluğa ulaşıyoruz. Buraya geldiğimizde buradaki hem kaliteyi seyir zevkini hem de şehircilik anlamındaki çalışmaları gördüğümüz zaman ülkemiz adına çok mutlu oluyoruz, gurur duyuyoruz. Başkanımızı çok seviyoruz. Ben kendisiyle tanışıyorum, buradan da selam gönderiyorum kendisine. Bize böyle bir şehir de olabilir burası ne kadar güzel, o muasır medeniyet dediğimiz Avrupa kentleri gibi bize o duyguyu veren insanlarının da buna ayak uydurduğu, kendisini geliştirdiğini gördüğümüz bir şehir ve bunun karşılığını sanatsal olarak da çok net alıyoruz. Her geldiğimizde özellikle tiyatro anlamında, mesleğimiz açısından mutlu oluyoruz. Mesleğimizin gördüğü ilgi ve seyircinin kalitesi anlamında çok keyif alıyoruz. Eskişehir herkesi çok mutlu eden bir şehir. Eskişehir’e turne konulduğunda her zaman içimizde bir mutluluk oluyor.
E.A.Ç: Ben de 1-2 ay önce gelmiştim. Leyla ile Mecnun Değil’i Eskişehir’de ikinci oynayışımız. Eskişehir sevgisi diye farklı bir şey var. Çok güzel bir yer. Daha önce burada 2 sene dizi çektim burada. Ben biraz burada yaşadım sayılır. Savaşçı burada çekiliyordu. O zaman da çok zevk alıyordum buraya git gel yapıyordum. Biraz İstanbul’da biraz burada. Ama Eskişehir’de bir evim vardı. Burada biraz yaşadım sayılır. O zaman da çok seviyordum o yüzden hala gelirken böyle bir mutlulukla geliyorum ben. Bence hakikaten burası özel bir şehir, çok güzel bir şehir. İnsanları mutlu. Burada oynamak güzel. Seyirci ile iletişim çok güzel. Bu yüzden ben de çok seviyorum burayı.
TUĞBA AKTAY