ESKİŞEHİR’DE ÇİFTÇİLİK KARLI İŞ
Eskişehir aslında pek çok özelliğinin dışına bir tarım şehri. Siz Eskişehir'in tarım potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eskişehir komşu illerden biraz daha farklı. Normalde Eskişehir'e dışarıdan gelen insanların kullandığı karayolu hattı itibariyle gözleriyle görebildikleri yerler daha çok hububat ekili alanlarımız. Tarımsal potansiyel itibariyle daha çok hububat üzerine kurulu bir şehir gibi görünüyor ancak Eskişehir sadece bundan ibaret değil. Eskişehir'in saklı cenneti Sarıcakaya, Mihalgazi'de örtü altı tarımı çok yaygın o kadar ki yaz döneminde Antalya'ya roka sattığımız oluyor, İstanbul'un neredeyse yeşilliğin hemen hemen tamamı Eskişehir'den gidiyor derse yanlış bir cümle kullanmış olmayız. İkinci Mahmut döneminden beri Eskişehir'de aktif olarak yapılan çiftçilerimizin de bu konuda çok yetenekli olduğu birçok ulusal yarışmada dereceleri bulunan atçılığın merkezi Türkiye'de Eskişehir, Mahmudiye ilçemizdir. Yaklaşık 4 bine yakın atımız var ve bunların 3 bini safkan Arap ve İngiliz atlarından oluşuyor. Yunus Emre'nin diyarı Mihalıççık kiraz yetiştiriciliği bakımından çok ama çok iyi ileri seviyede ve oradaki kirazlarımız uluslararası sertifikaya sahip. Her bir ilçemizin kendine özel güzellikleri ve kendine özel özellikleri var çiftçilik burada arazi yapısı itibariyle tarıma çok uygun, çok fazla yağışlı olmamasına rağmen yeraltı su zenginlikleri bakımından da iyi seviyede ve inşallah devam edecek bu iyi seviye. Çiftçilik burada çok karlı bir iş olarak görülüyor.
6 İLÇEMİZİN SU KISITI VAR
Yağışlar eskiye göre çok azaldı. Bu konuyla ilgili yeni bir planlamaya ihtiyaç duyuluyor mu?
Bakanlığımız 2023 yılında Tarım Kanunu’nda bir değişiklik yaptı bu kanuna göre artık planlı döneme geçildi. Yıllardır üretim planlaması şart deniliyor ancak buna cesarette biraz sıkıntılar var. Uygulamada çok sorunlu olan Türkiye'nin her tarafında uygulanması biraz daha güç olduğu için uzak durulan bir konu iken bu Kanun değişikliği ile beraber artık Türkiye genelinde üretim planlaması dönemine geçildi. Eskişehir, Türkiye genelinde 11 il 52 ilçede yeraltı su kısıtı olan 11 ilden birisi ve ilçelerde de bu 52 ilçenin 6'sı Eskişehir'de. Bu 6 ilçe Mihalıççık, Beylikova, Alpu, Mahmudiye, Çifteler ve Sivrihisar. Bu ilçeler özellikle başta olmak üzere su seviyelerindeki azalışa istinaden bazı ürünlerin üretiminde kısıtlamaya gidiyoruz. Buna göre çiftçinin gelirlerinde de düşme olmaması içinde daha fazla destek verme yoluyla bir politika değişikliği gidildi. Alternatiflerimiz de var yine aynı şekilde bu alternatif ürünler bakımından da çiftçilerimize tohum desteği, fidan desteği de sağlıyoruz. Benzer şekilde Eskişehir İl Müdürlüğü’nün spesifik olarak yaptığı bir proje var. 3 yıldır Yukarı Sakarya Havzası arazi tahribatının dengelenmesi projesini yürüttük ve nihayet bu sene bitirişini yaptık. TANAP’la beraber yapmış olduğumuz bir projemiz var, TANAP boru hattının geçtiği lokasyonlarda, köylerimizde yapmış olduğumuz bir projeydi. Birleşmiş Milletler Kalkınma programında iklim değişikliğine adaptasyon hibe destek programı vardı, proje çağrısına çıktık ve proje çağrısında bine yakın proje arasında Türkiye'de ikinci olan bir proje ile hibe almaya hak kazandık. Birinci fazında şu an 150 bin Euroluk bu proje. İnşallah bu projeyi tamamladığımız zaman ikinci fazı 750 bin Euroluk bir projeyle yine devam edeceğiz. İklim değişikliğinin etkileri olarak ilçelerimizde obruklar oluşmaya başladı. İlimizin ana su kaynağı Porsuk Barajı, Gediz Murat Dağından çıkıyor. Sadece Eskişehir'e düşen yağış miktarı değil Kütahya'ya düşen yağış miktarı ve oradaki tarımın çeşitlendirilmesi de biz ilgilendiriyor hem içme suyu hem kullanma suyu hem de tarımsal sulama suyunun kaynağı orası. Diğer su kaynağımız bizim Sakarya Nehri’nin çıkış noktası Sakaryabaşı. Orada da zaman zaman suda azalmalar meydana gelebiliyor. Biz bütün bunların hepsini planlıyoruz. Sayın Valimizin başkanlığında kuraklıkla mücadele ile ilgili olarak bizim bir Kuraklık Mücadele Komisyonu’muz var. Bu komisyonda üniversitelerimiz, Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’müz, DSİ, ESKİ ve Büyükşehir Belediyesi de var. Her yıl Porsuk Barajındaki su seviyesine bakarak ve yağış tahminlerine göre sürekli bunları kontrol ediyoruz. Aynı zamanda çiftçilerimizin ektiği ürünlere göre de hangi ürüne ne kadar su verilebileceğini kararını alıp bunu bütün çiftlerimize duyuruyoruz. Bu duyuruyu da DSİ Bölge Müdürümüzle beraber yapıyoruz. Çiftçilerimiz Eskişehir'de adaptasyon konusunda çok iyiler. Onlar da bu işin farkındalar. Eskiden 50 metreden çıkan su şu anda kuyuda 250 metreye kadar indi. Hatta daha derinlere inenler var. Eskişehir'in toprak yapısı geçirgen bir yapıya sahip olduğu için de böyle bir herhangi bir yere baraj yapmak kolay bir iş değil çünkü suyu tutmamız lazım. En son Gökpınar Barajı'ndaki yapılan barajın baraj gövdesinden daha yüksek bir miktar gövde toprağın altında şu anda. Yani daha fazla maliyet gerektiriyor. İnşallah Eskişehir'de su kısıtı konusunda çok fazla sıkıntı yaşamadan gideriz. Bizim iklim verileri takibimize göre Eskişehir her 7 yılda bir kuraklık döngüsüne giriyor ve 40-42 yılda bir denk gelen bir döngü daha var. İki döngü çakışırsa şayet kuraklığın etkilerini çok ciddi hissedildiği yıllar oluyor ve çiftçilerimiz perişan hale geliyor. Bizim çok su tüketen bitkilerimizin örnek vermek gerekirse mısır bitkisi diyebiliriz. Çiftçimiz daha çok para kazanmak için her sene tekrar tekrar aynı tarlaya mısır ekiyor hem toprağı yoruyor hem daha fazla kimyasal gübre kullanıyor hem de sürdürülebilirlik açısından suyun tüketimi açısından çok da uygun bir üretim modeli yapmıyor. O yüzden artık buna bir dur dememiz gerekiyordu. Bütün çiftçilerimiz zaten bu işin bilincinde ama bunu yaparken de çiftimizin gelirini düşmemesi gerekiyordu. Geçen yıla göre destekleme modelinde bir değişiklik yapıldı artık mısır bitkisi özellikle bu bahsettiğim su kısıtı olan 6 ilçemizde bundan sonra 4 yılda bir ekilebilecek ve biz de buna göre destek miktarlarını artırıyoruz yoksa çiftçilerimiz destek alamayacak. En azından başlangıç itibariyle daha sonrasında eğer bunu yapmaya devam ederlerse yaptırımlarla karşılaşma durumları var. Biz bu meteorolojik verileri sadece Meteoroloji Genel Müdürlüğü üzerinden değil diğer yapay zekâ tahminleri kullanıyoruz. Bizim için hava durumunun ortalama olarak ne olacağı değil hava durumunda bir tek damla bile düşse bile önemli. O yüzden minimum, maksimum ve pik değerleri bizim için daha önemli.
DESTEKLERİ HAK SAHİPLERİNE ULAŞTIRACAĞIZ
Tarımsal üretimde olan bazı kurum ve kuruluşların temsilcileri devletin yeterli desteği verdiğini fakat bu desteğin üretici yerine toprak sahibine gittiğini belirtiyor. Siz bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz? Son olarak neler söylemek istersiniz?
Bu konuyla alakalı şöyle bir örnek vermem gerekirse bir sohbet sırasında eski Bakanlarımızdan bir tanesi çiftçimizle yapmış olduğu sohbeti şöyle anlatmıştı. Memleketteki sorunlarımız neler diye soruluyor ve bir çiftçimiz memlekette “3 E problemi var” demiş. Bu üç problemden birisi “Eğitim” birisi “Ekonomi” diğeri de “Ehlak” demişti. Biz bu problemin genel itibariyle son E'den kaynaklandığını düşünüyoruz. Çünkü biz bütün ilçelerimize, kaymakamlarımıza, muhtarlarımıza bildirimlerde bulunuyoruz. Arazi sahibi iken arazisini kendisi ekip biçmeyen kişiler eğer çiftçi kayıt sistemine destek olmak için başvururlarsa önce muhtardan belge alıyor sonra ziraat odasından belgeleri alıyor en son bize geliyor. Bu aşamada normalde kontrolden geçmesi lazım. Kendi arazilerinin kendileri ekmiyorlar oradaki çiftçimiz ekiyor. Fakat bu eken çiftçimizle resmiyette bir kira sözleşmesi yapmadığı için ve eğer desteği ben almazsam bu araziyi başkasına veririm tehdidinde bulunduğu içinde çiftçilerimiz ihbar etmiyor veya bir şekilde duyurmuyorlar. Hal böyle olunca biz de çiftçi olarak görünen aslında çiftçi olmayan toprak sahibi oluyor. Tabii verdiğimiz destekte aslında çiftçiye değil çiftçi olmayan toprak sahibine gitmiş olabiliyor. Bu konuda muhtarlarımızı bu sene yine uyardık. Esasen Türk Ceza Kanunu’na göre de bu yaptıkları iş suç. Bu özellikle pandemi döneminde çiftlerimizin tarımsal faaliyetleri sürdürülebilir açısından yasak dönemlerinde serbest halde bırakılmıştır. Bu da etkili oldu. Her önüne gelen kendi arazi sahibi olan doğrudan çiftçilik belgesel alıp dışarıda yasak döneminde serbest dolaşmak için böyle bir yola başvurdu maalesef. Biz de bunları temizleyeceğiz diye uğraşıyoruz ancak yine de iyimser olmam lazım. Bize 2002 yılında çiftçi kayıt sistemi ve doğrudan gelir desteğiyle ilk destekleme modeli başladığında Eskişehir'de 33 bin çiftçi kaydımız varken şu anda 24 bin çiftçimiz var. Bu çiftçi sayısı tarımdan uzaklaşma şeklinde değil ekilen arazi sayımız daha da fazla arttı. Çiftçi sayımızın düşmesi esasen gerçekten çiftçilik yapan arazide toprakla hemhal olan o işe alın teri, emeğini veren gerçekten çiftçi olanların sayısı. İnşallah yakın bir zaman içerisinde bunlarda gerçekten desteklerimizi hak sahiplerine ulaştırmış olacağız.
ESKİŞEHİR’DE DAHA BÜYÜK GELİŞMELER OLACAK
Eskişehir'de toplamda şu anda 1 yıllık hasıla 44 milyar TL. Eskişehir esasen çok büyük bir tarım kenti. Bir taraftan tohumluk üretimi ile yağlık ayçiçeği yıl tohumunda şu an Türkiye birincisiyiz, bir taraftan yaprağı yenen sebzeler ile Türkiye’nin önde gelen bir iliyiz. Elma ve kiraz üretiminde yine aynı şekilde. Mahmudiye ilçemize şu anda Jeotermal kaynaklarla birlikte seralarımız Avrupa'nın en büyük serası kurulmak için de izin başvurusunda bulunuldu. Eskişehir örtü altı varlığıyla da sera deyince aklımıza hep Antalya gibi ılıman iklimler geliyor ya artık Eskişehir gelecek. Bir taraftan köklerimizde var olan atçılığın merkezi Eskişehir. Bizim çiftçimiz daha fazla kazanmaya daha fazla üretim yapmaya ve üretimi sürdürülebilir kılmaya hem hevesli hem de çok kolay adapte olabiliyor. Bu anlamda gençlerimiz de çok hevesli ve istekliler. Bizim Eskişehir'de topraksız çiftçilere toprak arazi edinin projemiz vardı. Bu proje kapsamında artık son bir köyümüz kaldı. Çiftçilerimizi 111 dekar araziyi 4 yıl ödemesiz 10 yıl eşit taksitle vererek toprak sahibi yaptık. Türkiye genelinde de bu işi yapan ve en fazla arazi veren 3’üncü iliz. Bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman Eskişehir’de tarım yapmamak için kimsenin bir bahanesi kalmıyor. Biz yine de gençlerimizi istiyoruz şu anda yüzde 50 hibe destek çağrımız, proje çağrımız var. Bizim gençlerimize yönelik 2 senedir uyguladığımız bir Uzman Eller projemiz vardı. Daha önce Genç Çiftçi Desteğimiz vardı şimdi de Kırsalda Bereket Hayvancılığa Destek mottosu ile çıktığımız bir projemiz var. Bu proje kapsamında yaklaşık 2 bin başvuru geldi, bin 850 civarında başvuruyu onayladık. Eskişehir'de hem tarım hem hayvancılık hem kırsal sanayi anlamında yakın bir zamanda daha büyük gelişmeler göreceğiz. Eskişehir’de Eskişehir olarak kalmak istemiyoruz bütün dünyada ses getiren bir il olmak istiyoruz. Bizde adımızdan söz ettirmek istiyoruz. Zaten çiftçilerimiz bize sağ olsunlar bu konuda hep destek oluyorlar bizde onlara destek veriyoruz. İnşallah yakın zamanda Eskişehir’in adını bütün dünya duyacak.