Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen Diyanet Akademisi Başkanlığı Aday Din Görevlileri Mezuniyet Merasimi’nde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ” Atalarımız, İslam’ı sadece kendi hayatlarına tatbik etmekle kalmamışlar, aynı zamanda yeni fetihlerle yayılmasına da hizmet etmişlerdir. Kur’an ve sünnete sıkı sıkıya sarılan, İslam’da adeta kendini bulan ecdat, 'Allah Allah' nidalarıyla huzuru, adaleti, emniyeti, güveni, barışı ve kardeşliği üç kıta, yedi iklime kadar ulaştırmıştır. Zaman zaman hadisle alay eden, hadisleri küçümseyen bazı kendini bilmezleri hep görüyor, duyuyoruz, inanıyorum ki sizler bunlara gereken dersleri vereceksiniz. İslam bugüne kadar nasıl güçlü şekilde geldiyse kıyamete kadar güçlü şekilde gidecektir. Yaklaşık bin yıldır Türkler İslam’ı, İslam da Türkleri muhafaza etmiş; Türkler İslam’ın, İslam da Türklerin kılıcı olmuştur” dedi.
İslam’ı Türk’ten, Türkü de Din-i Mübin-i İslam’dan koparan, ayrıştıran, arasına sahte duvarlar ören anlayışın bu topraklarla hiçbir illiyeti olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Son dönemde Türkiye karşıtı kimi çevreler tarafından aynı amaca hizmet eden çift kulvarlı bir kampanya yürütüldüğünü görüyoruz. Bunlardan ilki, lümpen faşistlerin gündeme getirmeye çalıştığı 'İslamsız Türklük' tanımlarıdır. Milletimizin İslam’a ve Kur’an’a hizmetle geçen bin 300 yıllık şanlı tarihi bu şekilde yok sayılmaya çalışılıyor. Böylece milletimizi ayakta tutan, milletimize asli kimliğini kazandıran tarihi, kültürel ve beşeri değerleri tahrip edilmek isteniyor. Türk demek aynı zamanda Müslüman demektir. İslam'ı Türk’ten Türkü de İslam’dan koparan, ayrıştıran anlayışısın bu topraklarla hiçbir illiyeti yoktur. Asırlardır İslam’ın sancaktarı olduk. Lünpen faşistlerin gündeme getirmeye çalıştığı İslamsız Türklük tanımlarıdır. 1300’lük şanlı tarih bu şekilde yok sayılmaya çalışılıyor.” dedi.
İslam’ın gaza ruhunu taşımayan bir Türklük tanımının ve projesinin aslında Türk milletini müzeye kaldırma, folklorik bir öge haline getirme teşebbüsü olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada gaye milletin mayasını bozmak, dışarıdan sarsamadıkları kaleyi içeriden çökertmek, mümkünse teslim almaktır. Kampanyanın ikinci kulvarında ise farklı maskeler altında sahnelenen 'şeriat' düşmanlığı vardır. İslam’ın hayata dair kurallarının bütününü temsil eden şeriata düşmanlık, esasında dininin bizatihi kendisine husumettir. İnanıp inanmamak, yaşayıp yaşamamak elbette bir tercih meselesidir ama dinin emirlerine dil uzatmak başka bir konudur. Dahası her iki tartışmanın da Kelime-i Tevhit'ten habersiz, 'elifi görse mertek zanneden' cahil cühela kesimlerce köpürtülmesidir. Düşünebiliyor musunuz bu ülkenin hukuku savunmakla görevli olan kimi baroları çıkıyor, Kelime-i Tevhit lafzının yazılı olduğu bayraktan rahatsız oluyor, hatta son derece edepsiz ifadelerle suç duyurusunda bulunabiliyor. Bu ülkenin kendini sanatçı diye tanımlayan kimi şahsiyetleri, inancını dosdoğru yaşamaktan başka gayesi olmayan milyonlarca vatandaşımızı gerici, yobaz, mürteci diyerek tahkir edebiliyor. Bu ülkenin en büyük siyasi partisinin genel başkanı, çocuklara din eğitimi verilmesine 'Orta Çağ zihniyeti' deme gafleti gösterebiliyor. Milletimizin evlatlarına mukaddes kitabını, peygamberini, inanç değerlerini öğretmesi karşısında bunları adeta hafakanlar basıyor. Bu tür menfi örnekleri daha uzatmak mümkündür. Yaşadığımız her hadisede şu acı verici duruma daha fazla şahit oluyoruz” ifadelerini kullandı.