Nörolojik hastalıkların yoğun bakım takibi üzerine odaklandım
Değerli hocam, öncelikle Doç. Dr. Özlem Aykaç kimdir? Biraz kendinizden bahseder misiniz? Hekimlik ne zaman aklınızdan geçti ve neden hekimliği tercih ettiniz?
Merhaba, ben Özlem Aykaç. 1982 yılında Gaziantep’te doğdum. 1999 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandım. 6 yıllık bir eğitimin ardından tıp fakültesinden mezun oldum. Ardından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda ihtisasa başladım. 2011’de nöroloji uzmanı oldum ve o tarihten itibaren nöroloji uzmanı olarak çalışmaktayım. Diyarbakır ve Bursa’da nöroloji uzmanlığı deneyimlerim sonrası 2016 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Yoğun Bakım Bilim Dalı’nda yan dal eğitimime başladım. Kariyerimin başından beri beynin ve sinir sisteminin ne kadar karmaşık ve büyüleyici olduğuna hayran kaldım, bu yüzden özellikle felç (inme) tedavisi ve nörolojik yoğun bakım konularına yoğunlaştım. 2018’de benim için farklı bir yol açıldı ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yapmaya başladım. Şu anda doçent olarak görev yapıyorum ve her gün hem hastalarıma hem de öğrencilerime katkıda bulunabilmek için çalışıyorum. İşimi çok seviyorum çünkü bir insanın hayatına dokunmak, sağlıklarına kavuşmalarına yardımcı olmak tarif edilemez bir duygu. Bunun yanında, bilimsel çalışmalar da benim için büyük bir tutku. Özellikle nörolojik girişimsel tedaviler ve nörolojik hastalıkların yoğun bakım takibi üzerine odaklandım. Uluslararası derneklerde de aktif olarak yer almaya çalışıyorum çünkü mesleğimi sürekli geliştirmek ve yenilikleri takip etmek benim için çok önemli. Tıbbın yanı sıra, boş vakitlerimde doğada vakit geçirmeyi, spor yapmayı ve seyahat etmeyi severim. Her zaman öğrenmeye ve kendimi geliştirmeye açık biriyim.
İnmede ilk 6 saat tedavi için çok önemli
Biz tıp alanının her bir bölümünün çok kıymetli olduğunu biliyoruz. Ancak sizin alanınız çok daha özel bir alan. Nörolojik yoğun bakımda takip edilen hasta grupları genellikle hangi tür rahatsızlıklara sahip oluyor bu hastaların tedavi sürecinde ne tür farklılıklar gözlemleniyor? Motor nöron hastalığı, son dönemlerin bilinen adıyla ALS hastalığı, nedir ve yoğun bakımda nasıl takip edilir?
Nörolojik yoğun bakım ünitesi, nörolojik rahatsızlıkları olan kritik durumdaki hastaların tedavi ve izlenmesi için tasarlanmış özel bir birimdir. Bu ünite, nörolojik fonksiyonların sürekli izlenmesi ve hızlı müdahale gerektiren durumlarda hayati rol oynar. Nörolojik yoğun bakımda takip edilen hastalar genellikle inme, beyin kanaması, epileptik nöbetleri kontrol altına alınamayan hastalar, merkezi sinir sistemi enfeksiyonları, nöromüsküler hastalıklar ve nörolojik komplikasyonlar geliştiren hastalardır. Bu birimde ekip çalışması büyük önem taşır. Doktorlar, hemşireler, fizyoterapistler ve diğer sağlık profesyonelleri, hastaların hayati fonksiyonlarını izleyerek tedavi süreçlerini birlikte yürütürler. Herkesin görevi kritik öneme sahiptir; örneğin, hemşireler hastaların yaşam bulgularını sürekli olarak takip ederken, doktorlar tedavi planlarını yönetir ve gerektiğinde hızlı kararlar alırlar. Nörolojik yoğun bakımda kullanılan ileri teknoloji cihazlar, hastaların beyin fonksiyonlarını ve genel sağlık durumlarını sürekli izlemeye olanak sağlar. Biz nörolojik yoğun bakımda gerçekten bir ekip ruhuyla çalışıyoruz.
Herkesin işine katkısı büyük ve bu da hastalarımıza en iyi şekilde hizmet etmemizi sağlıyor. Nörolog ve yoğun bakım yan dal uzmanı olan Prof. Dr. Atilla Özcan Özdemir ve Dr. Öğr. Üyesi Zehra Uysal Kocabaş hocamızla birlikte hastaların takip ve tedavisini yapmaktayız. Yoğun bakım yan dal uzmanı olan nöroloji hocamız ve aynı zamanda tıp fakültesi dekanımız, Türkiye’de ve dünyada çok sayıda çalışmaya imza atmış nörolojik yoğun bakım, beyin damar hastalıkları ve girişimsel nörolojik hastalıklar alanlarında uzman Prof. Dr. Atilla Özcan Özdemir hocamızın deneyimi ve rehberliği bizim için çok kıymetli. Asistanlarımız her daim özveriyle çalışıyor, sürekli öğrenmeye açıklar ve ekip içindeki dinamikleri güçlendiriyorlar. Hemşire ekibimiz ise inanılmaz; her biri işinde çok yetkin ve hastaların bakımında gösterdikleri hassasiyet takdire şayan. Kısacası, herkesin elini taşın altına koyduğu, birbirini destekleyen güçlü bir ekibimiz var. Bu sinerji de tabii ki hasta bakımının kalitesine doğrudan yansıyor. Türk Nöroloji Derneği tarafından akredite bir Anabilim Dalı olmamız, ulusal standartlara uygun bir şekilde nöroloji eğitimi ve hizmeti sunduğumuzun göstergesidir. Bu akreditasyon, eğitim kalitesinin yüksek olduğunu ve bilimsel çalışmaların nitelikli bir şekilde yürütüldüğünü gösterir. Aynı zamanda, dünya çapında önemli bir prestije sahip Dünya İnme Organizasyonu (World Stroke Organization) tarafından inme merkezi olarak akredite edilmemiz, inme tedavisinde uluslararası standartları karşılayan bir bakım ve tedavi sunduğumuz anlamına gelir. Bu iki önemli akreditasyon, hem hastalarımıza hem de öğrencilerimize en iyi imkanları sunduğumuzun ve global standartları takip ettiğimizin bir kanıtıdır. Yoğun bakım ünitesine kabul edilme kriterleri, hastanın genel durumu, bilinç düzeyi ve aciliyet derecesine bağlıdır. Bu tür hastaların tedavi süreci, yoğun ve multidisipliner bir yaklaşım gerektirir. Hastaların her biri için farklı tedavi yöntemleri, ilaçlar ve nörolojik izlem teknikleri kullanılır. Bu süreçte, hastanın nörolojik fonksiyonlarının iyileşmesi ve komplikasyonların önlenmesi hedeflenir. Örneğin, inme geçiren hastalarda erken müdahale edilmesi ve beynin oksijensiz kalma süresinin en aza indirilmesi hayati önem taşır. İnme tedavisinde en önemli iki yaklaşımdan biri trombolitik tedavi, diğeri ise trombektomidir. Trombolitik tedavi, özellikle ilk birkaç saat içinde başvurulduğunda oldukça etkili bir yöntemdir. Bu tedavi, pıhtı çözücü ilaçlar kullanılarak beyne giden damarlardaki pıhtıyı eritmeye yönelik uygulanır. Ancak, bu tedavi yalnızca belirtilerin başlangıcından itibaren 4-5 saat içinde uygulanabilir, çünkü bu süreden sonra beyne zarar verme riski artar. Trombektomi ise mekanik bir yöntemdir ve genellikle büyük damar tıkanıklıkları söz konusu olduğunda tercih edilir. Bu işlem sırasında, bir kateter aracılığıyla damara girilip pıhtı fiziksel olarak çıkarılır. Trombolitik tedaviyle etkili sonuç alınamayan hastalarda veya daha geniş damar tıkanıklıklarında trombektomi tercih edilir. Özellikle ilk 6 saat içinde yapılan trombektomi, inme hastalarında olumlu sonuçlar verme potansiyeline sahiptir. Her iki tedavi yöntemi de zamanla yarışılan bir süreçtir. İlk birkaç saat içinde yapılan müdahaleler, beynin daha fazla hasar görmesini önleyerek hastanın iyileşme şansını büyük oranda artırır. Başarı oranları, hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve inmenin şiddetine bağlı olarak değişse de, zamanında yapılan trombolitik tedavi ve trombektomi, hastaların fonksiyonel iyileşmesinde önemli bir rol oynar.
Motor nöron hastalığı solunum kaslarını etkiler
Motor nöron hastalığı, kaslarımızı kontrol eden sinir hücrelerinin zarar görmesine neden olan bir hastalık grubudur. Bu hastalık, kaslarda güçsüzlük, zayıflama ve hareket kaybına yol açar. Özellikle Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS) gibi hastalıklar, ilerleyici bir seyir gösterir ve zamanla kişinin yürüme, konuşma, yutma gibi temel fonksiyonlarını bile etkileyebilir. Yoğun bakım takibi, hastalığın ileri aşamalarında, özellikle solunum problemleri başladığında devreye girer. Çünkü motor nöron hastalığı solunum kaslarını da etkiler ve kişi kendi başına nefes almakta zorlanabilir. Bu durumda mekanik ventilasyon gibi solunum desteği sağlanır. Ayrıca, beslenme zorlukları yaşanabileceğinden mideye tüple beslenme gibi yöntemler uygulanabilir. Yoğun bakımda hastanın genel durumu, enfeksiyon riski ve kas kaybı dikkatle izlenir. Bu süreç, hem hastanın yaşam kalitesini artırmaya hem de yaşam süresini uzatmaya yönelik multidisipliner bir yaklaşımla yürütülür.
Nörolojik hastalıklar sinsice ilerleyebilir
Bir Nöroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi olarak sağlıklı bir yaşam için vatandaşlara ne gibi önerilerde bulunursunuz ne gibi mesajlar vermek istersiniz?
Nörolojik hastalıklarda erken tanı ve müdahale, hastalığın seyrini büyük ölçüde değiştirebilir ve hastaların yaşam kalitesini artırabilir. Beyin ve sinir sistemi ile ilgili hastalıklar genellikle sinsi bir şekilde ilerleyebilir ve belirtiler bazen geç fark edilebilir. Bu yüzden, bir sorun olduğunda vakit kaybetmeden bir nöroloji uzmanına başvurmak hayati önem taşır. Acil müdahale gerektiren durumlarda, hızlı hareket etmek kalıcı hasarları önleyebilir. Unutmayalım ki, çoğu nörolojik hastalık için erken tanı hayat kurtarır!
İlker GÖKCE