SİYASET GİDENLERLE DEĞİL KALANLARLA YAPILIR

İYİ Parti’den istifa edip başka partilere geçen kişiler hakkında konuşan Dervişoğlu, “İçinizden biri giderse sabahlara kadar yüreğim yanar ama gidenler için hiç üzülmüyorum. Önemli olan gönüllerimizdeki temizliğin muhafaza edilmesidir. Başkaları kötü oldu diye kötü olamayız biz İYİ Partilileriz” dedi. Çıkmış oldukları yolculuğun adının Türk milletine hizmet yolculuğu olduğunu belirten Dervisoğlu, “Ben kimseyle ilgili de olumsuz bir şey söylemiyorum. Birisinden borçları alsanız iade eder borcunuzu ödemiş olursunuz birisinden ceket alsanız, palto alsanız, kazak alsanız iade eder o borçtan kurtulursunuz. Ama milletten alınan oyu iade edemezsiniz onun hakkını vermek mecburiyetindesiniz” ifadelerini kullandı. İYİ Parti’ye operasyon kurulduğuna dikkat çeken Dervişoğlu, “Neden İYİ Parti’ye operasyon kuruluyor çünkü İYİ Parti’siz meclis isteniyor. Kurulduğumuz günden itibaren bizi tasfiye etmeye yönelik neler yaptılar. Biz Türkiye için Türk milleti için mücadele ederken bu ülkede bir hain darbe teşebbüsü yaşandı. Asıl bizim önümüzü kesme çalışmaları da o aşamada başladı çünkü Türkiye artık yeni bir ruh ve yeni bir heyecanla yeni bir yolculuğa çıkabilirdi o süreçte. Uzun zaman önce planlanmış belki de daha sonra yapılması düşünülen şey İYİ Parti'nin ortaya çıkmasıyla öne alınarak bir takım siyasi değişikliklerin önü açılmak istendi bunda da başarılı oldular. Bunu söylemek mecburiyetindeyiz. Türkiye'de sistem değiştirildi dünyanın hiçbir ülkesinde bir darbe teşebbüsüyle sistem değişikliği yaşandığını siyaset tarih kaydetmemişti” dedi.  

“HIMBIL MUHALEFET YOK ARTIK”

Yalaz: Türk milleti çalışkandır sözünü anlamamışlar Yalaz: Türk milleti çalışkandır sözünü anlamamışlar

Ana muhalefeti eleştiren Dervişoğlu, “Hımbıl muhalefet yok artık herkes haddiniz bilsin İYİ Parti var, Müsavat Dervişoğlu var. İktidar 23 yıldır var bunlar biz hep iktidarı eleştiriyoruz ama bu iktidarı 23 yıldır yıkamayanda bir muhalefet var. Şimdi sıra onları eleştirmeye de gelmiştir” dedi. Dervişoğlu, “Onlara Türk milliyetçiliğinin ne olduğunu öğretmekte bizim boynumuzun borcudur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yönetimini her geçen gün tek adamlığa doğru evrilmesine sebep teşkil eder böyle bir aymazlığın böyle bir yanlış bakış açısının mümessili olmayın diye hem iş başındakileri uyardık hem de bu görüşleri ve düşünceleri milletimizle paylaşmak üzere yollara düştük o zaman partimiz yoktu ama kadrolarımız vardı bütün Anadolu'yu gezerek Türkiye'nin nereye doğru savrulmak istendiğini anlatmaya çalıştık. Türk siyasetinin ayarını bozar bu sistem. Çünkü bu sistem siyasi partilerin özgün kimliklerinin, düşüncelerinin, dünyaya bakışlarını artık konuşulmasına vesile olur bu sistem siyasi kadroların, projelerin tartışılmasını değil siyasi kişilerin ve kişiliklerin tartışılmasının önünü açar Türk siyaseti kişiselleşir dedik uyardık. Ama dinletemedik. Şimdi bu gün işte örnekleri görüyorsunuz siyasi partilerin özgün kimlikleri kayboldu ve siyaset sanki bir takım ittifaklara mahkûmmuş gibi sunulmaya çalışılıyor” şeklinde konuştu. Konuşulması gerekilenin konuşulmadığını aktaran Dervişoğlu, “Hiç kimse vatandaşın hali ne olacak diye soruyor mu? Emeklinin hali ne olacak diyen var mı? Bütün ömrünü çalışarak geçirmiş ve hayatının sonbaharında kendisini mutlu bir yaşamın beklediğini hayal ederek bugünlere gelmiş emekli artık tenceresini kaynatamamak durumuyla karşı karşıya. Memurun, dar ve sabit gelirlinin halini düşünen var mı emeklinin halini düşünen var mı asgari ücretlinin halini düşünen var mı? Konsolosluk kapılarında kendini istikbal arayan gençlerimizi düşünen var mı? Vergilerle boğuşan, kredi faizleri ile boğuşan esnafımızın halini düşünen var mı düşünen var mı? Toprağa düşürdüğü terin karşılığını alamayan çiftçinin halini düşünen var mı? Türkiye'nin konuşması icap edilen gerçek gündemlerinde bu kabin tartışmalar üzerini örtüyor” ifadelerine yer verdi.

F5D76148 E86A 44F2 A085 7A02A56Ec56C

YAKIN TARİHTE SEÇİM YOK

Ülkede konuşulması gereken ekonomik krizin konuşulmadığını suni gündemler oluşturulduğunu belirten Dervişoğlu, “Yakın tarihte seçim yok. O zaman bu neden tartışılıyor? Hem de öyle bir tartışılıyor ki vatandaşın gücüne gidiyor bu tartışmalar. Siyaset bu şeyleri konuşunca da vatandaşın siyasete olan umudu azalıyor dolayısı ile umutsuzluktan onların oy kullanma tercihlerini farklı bir biçimde şekillenmesine sebep oluyor” dedi. Cumhurbaşkanlığı meselesinin Türkiye’nin temel meselesi olduğunu aktaran Dervişoğlu, “ Türkiye Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yönetiliyor karşı olduğumuz ve her seferinde değiştirmek istediğimiz bir şeydir. Demokratik sistemi geçiş için gerekli adımları atacağımız söylediğimiz bu sistem esas itibariyle kişilerin siyasi stratejilerini tahkim etme özelliği de taşıyor tartışılıyor şimdi Türkiye'nin en büyük derdi bu zamana kadar Türkiye'min yanlış yönetilmesi değil mi? 23 yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor, Recep Tayyip Erdoğan. Türkiye'nin ilk kurtulması gereken kişi kim Recep Tayyip Erdoğan” şeklinde konuştu. CHP’yi eleştiren Dervişoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti anayasasına göre cumhurbaşkanı adayı bile olamazken onun iştahını kabartacak siyasi stratejileri devreye sokmak ana muhalefet partisine yakışıyor mu? Türkiye'nin en temel meselesini Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir iç meselesi gibi sunmaya kalkışması bu millete hakarettir bana göre. Yani bu millete diyor ki Cumhuriyet Halk Partisi; Efendim ben kendi içimde adımı belirleyeceğim Bu millet de zaten benim belirlediğim adayı desteklemek zorunda. DEM’e soracaklar da İYİ Parti'ye sormayacaklar var mı böyle bir olay?” dedi.

TEĞMENLERİMİZ MESLEKLERİNE KAVUŞACAK

Orduda disiplinsizlik olabileceğini aktaran Dervişoğlu, “5 kişi bu genç teğmenlerimizin ihraç edilmesini istemiş 4 tane üyede bunun yerinde ve uygun olmadığını söylemiş. Orduda disiplinsizlik olabilir 20 yaşlarındaki çocuklardan bahsediyoruz. Eğer disiplinsizlik ise o da olabilir ama bunun sonucu onları ordudan göndermek olmamalıdır uygun ve makul cezalar da almaları gerekiyorsa alsınlar ama o yavrularımızın geleceklerini karartmasınlar o yavrularımızı kendi evlatlarının yerine koysunlar. Bu karar hakkında nihai kararı verecek olan mahkemelerde gerçek hâkimler vardır o evlatlarımız mesleklerine inşallah kavuşturulacaktır. Yoksa bu çocukların üzerinden siyaset yapmanın çok büyük bir anlamı yok, bunların üzerinden bu iş başında bulunanların hangi yaptığını değerlendirmeye ihtiyaç var ki? Yaptıkları anayasa değişiklikleriyle kurdukları planlarla, tezgâhladıkları tuzaklarla zaten Cumhuriyet’e karşı taşıdıkları hissiyatı belli etmiyorlar mı bunlar?” ifadelerini kullandı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne anayasa dayatırken Suriye'de oluşacak yapının örnek alınmasını tavsiye ettiklerini açıklayan Dervişoğlu, “Bakın altını çizerek söylüyorum Irak’ta olup bitenleri, Suriye'de olacak ve olabilecekleri Türkiye'nin örnek almasını söylüyorlar. Bu ülkeye yönetenler Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin büyük bir devlet, Türk milletinin de büyük bir millet olduğuna inanmıyor. Bu devletin ve milletin gerçek sahipleri olarak bunu onlara göstermek zorundayız” dedi. Konuşan Türkiye istediğini belirten Dervişoğlu, “Türkiye uzun zamandır konuşamıyor. Siyasetçi konuşamıyor, siyasetçi konuşursa hapishaneye gönderirler, gazeteci konuşamıyor, gazeteci konuşursa onun anayasal hakkı olan mesleğini icra edebilme imkânı elinden alınıyor hapse gönderiliyor. Gençler konuşamıyor, emekliler konuşamıyor, bırakın bunları evlatlarını kaybetmiş şehit aileleri bile konuşamıyor bu hükümetten korkuyorlar. Türkiye konuşmalıdır, hür üniversiteler konuşmalıdır. Özgür medya konuşmalıdır, sivil toplum kuruluşları konuşmalıdır. Benim söylediklerimi geçmişteki başka siyasi söylemlerle mukayese edenler de var ben konuşan Türkiye diyormuşum Süleyman Demirel’de böyle diyormuş. İyi ki de böyle diyormuş. Onun dediği gibi diyorum zaten. Yaşı bana yakın olanlar bunları tanıyor musunuz? Onların tavrını tarzını mesleğini ve üslubunu özlemiyor musunuz sevgili Eskişehirliler? Süleyman Demirel'in samimiyetini özlemiyor musunuz? Bülent Ecevit'in nezaketini özlemiyor musunuz? Turgut Özal'ın çalışkanlığı özlemiyor musunuz? Necmettin Erbakan'ın inancına bağlılığını özlemiyor musunuz? Alparslan Türkeş'in mücadele etmesini özlemiyor musunuz? İşte hepsi bu salonlardır” diye konuştu.

Muhabir: İlksen AKKAN