Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak meclis çatısı altındaki çalışmalarını yoğun bir tempoyla sürdürdüklerini, İttifak olarak tam bir dayanışma ve eş güdüm içerisinde millete karşı sorumluluklarını hakkıyla yerine getirmenin çabasında olduklarını belirtti. Bu çatı altındaki hizmet mücadelelerinde Türkiye'deki çarpık muhalefet anlayışının tüm tezahürlerine tekrar tekrar şahit olduklarını ifade eden Erdoğan, "Biz milletimize daha fazla hizmet üretmek için gecemizi gündüzümüze katarken muhalefet kanadı da bizi engellemek, bizi yavaşlatmak, bizim hızımızı kesmek için elinden geleni yapıyor. Milletin verdiği yetkiyi hizmet için sorun çözmek için değil tam tersine köstek olmak için kullanıyorlar. İnsanımız hizmet bekliyormuş. Türkiye'nin ihtiyacı varmış. Bürokrasimiz sıkıntı yaşıyormuş. Ülkemiz küresel yarışta geri kalıyormuş. Maalesef bunların hiçbiri muhalefetin umurunda bile değil. Ne dünyadan haberleri var ne de ülkenin meselelerini dert ediniyorlar. Muhayyel bir koltuğa özellikle sağa sola çekiştirmekten başlarını kaldıramıyorlar" ifadelerini kullandı.
"Bugün konuşan Türkiye diye bir olgudan bahsediliyorsa bunu mümkün hale getiren hiç şüphesiz AK Parti'dir, hükümetlerimizdir"
‘‘TÜSİAD'ın haddi ziyadesiyle aşan ve buram buram provokasyon kokan açıklamalarına geçmeden önce şu gerçeğin altını çizmek istiyorum'' diyen Erdoğan, "Demokrasilerde hiç kimse layüsel değildir. Hiç kimse eleştiriden azade değildir. Tutarlı, yapıcı, iyi niyetli olması halinde biz de eleştirilere kulağımızı hiçbir zaman tıkamadık ve tıkamayız. Bugün konuşan Türkiye diye bir olgudan bahsediliyorsa bunu mümkün hale getiren hiç şüphesiz AK Parti'dir, hükümetlerimizdir. Demokrasimizin standardını yükselten, baskılara son veren, yasakları kaldıran bizim iktidarlarımızdır. Terörü ve şiddeti övmediği, hakaret içermediği, vesayet girişimlerine davetiye çıkarmadığı müddetçe her türlü fikrin rahatça tartışılmasını biz sağladık. Bütün bunları da CHP'nin ve vesayet odaklarının engellemelerine rağmen yaptık. Yasakların değil özgürlüklerin egemen olduğu bir Türkiye'nin inşası için verdiğimiz çetin mücadelenin en yakın şahidi bizatihi milletimizdir. Dolayısıyla yasakların kalkmaması için mahkemeye koşanların bize demokrasi ve özgürlükler konusunda söyleyecek hiçbir sözü olamaz" diye konuştu.
TÜSİAD yönetiminin açıklamaları sonrasında emre amade uşak misali sıraya dizilen muhalefet figürlerini nazarı dikkate almadıklarını belirten Erdoğan, "Kraldan çok kralcı davrananların ederi onlara sahiplerinin biçtiği değer kadardır. Kuklalarla bizim işimiz olmaz. Bizim muhatabımız kuklacılardır" dedi
TÜSİAD zihniyeti siyasetin zayıf ve devletin onların tasallutu altında olduğu dönemlerin sembolü olduğunu söyleyen Erdoğan "Bu yapı kamunun kesesinden ve milletin sırtından elde edilen haksız kazançların yerli milli üretim yerine distribütörlük yoluyla elde edilen imtiyazların gölgesinde büyümüş ve büyütülmüş iş adamlarıyla maruf. 2002 öncesinde TÜSİAD zihniyetinin neye tekabül ettiğini hepimiz çok iyi hatırlıyoruz. Bakınız bunlar eski Türkiye'de sadece paraya hükmediyorlardı. Aynı zamanda siyaseti de istedikleri gibi dizayn ediyorlardı. Çıkarlarına göre karar organlarını kontrol ediyor ve yönlendiriyorlardı. Gazete manşetleri vasıtasıyla iktidarlara ayar veriyorlardı. Biz işte buna dur dedik. Kusura bakmayacaksınız. Milletin muazzez iradesinin üstünde hiçbir güç tanımadık. Ekonomiyi rant ekonomisi olmaktan çıkarıp üretim ve ihracat ekonomisi haline dönüştürdük. Sermayenin renklere bölündüğü ayrımcı yapıya son vererek Anadolu'nun bağrından yeni aktörlerin çıkmasını sağladık. Milletin kaynaklarını kerameti kendinden menkul bir avuç kompradör burjuvazi zenginleşmesi için değil tüm kesimleriyle milletin huzuru, refahı, kalkınması ve esenliği için kullandık" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şu şekilde devam ettirdi:
"İktidarlarımız döneminde kişi başına gelip burası da çok önemli. 3 bin 600 dolardan bu sene 15 bin doların üzerine çıktı. Ey TÜSİAD 3 bin 600'den 15 bin doların üzerine çıkan bir süreç var. Bu AK Parti iktidarının döneminde oldu. Yahu siz ya hesap bilmiyorsunuz ya da hesabınız bozuk. İhracatımız 36 milyar dolardan 2024 senesinde 262 milyar doları buldu. Derslik sayımız 2002'de sadece 367 bindi. Biz bunu 735 bine çıkardık. Hastane yatak sayımız 164 binden 270 yetmiş bine ulaştı. 6 bin yüz kilometre olan bölünmüş yol uzunluğumuz 30 bine yaklaştı. Sosyal yardımlarla ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın yanında olduk. Daha burada sayamayacağımız nice çalışmayla refahı tabana yaydık. Elbette bu süreçte çok ciddi dirençle karşılaştık. Çıkarlarına dokunduklarımızın rant musluklarını kestiklerimizin bel altı vuruşlarına ve operasyonlarına maruz kaldık. Bunların en başında sizin de bildiğiniz üzere TÜSİAD geliyordu. "
"Hukuk devletine yürekten inananların safı; terör yardakçılarının, hırsızların, edep adap tanımaz provokatörlerin, disiplinsizlerin, sanat dünyasına esir alan marjinallerin, yargı mensuplarını ve ailelerini tehdit eden kibir abidelerinin değil, hukuku uygulayanların yanı olmak zorundadır"
Türkiye'nin gerçek anlamdaki her demokrasi ve kalkınma hamlesini TÜSİAD zihniyetini daima rahatsız ettiğinin altını çizen Erdoğan, "Nitekim bu kuruluşun darbeciler, cuntacılar, emperyalistler ve onların etki ajanlarının safında ülkemize ve milletimize karşı sergilediği üstenci, faşizan, nobran tavırlar toplumsal hafıza kayıtlarımızda muhafızdır. Şu noktaya da özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Türkiye'nin bölgesinde siyasi, askeri ve sosyal gücünü genişletip tahkim ettiği dünyada küresel sistemin yeniden inşası çağrılarına öncülük ettiği, içeride hayat pahalılığı ve enflasyona karşı kararlı bir program uyguladığı tüm zorluklara rağmen yatırım, üretim, istihdam, ihracat hedefinden taviz vermediği terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda her türlü riski alarak önemli adımlar attığı velhasıl Türkiye yüz yılı için gece gündüz çalıştığı bir dönemde TÜSİAD'ın eski zihniyetinin yeniden tedaviyle sokulmaya çalıştığını farkındayız. Hep söylediğimiz ve gereğini yaptığımız gibi başaramayacaksınız. Türkiye'nin terör örgütleriyle iltisaklı veya yolsuzluk batağına saplanmış kendi ayıbını örtmek için sağa sola sataşan muhterislere teslim olmasını istiyorsanız bilin ki böyle bir şey asla gerçekleşmeyecek. Evet. Türkiye'nin yerli ve milli üretimden vazgeçerek yeniden küresel ticaretin zayıf bir pazarı haline dönüşmesini istiyorsanız bilin ki böyle bir şeye de asla müsaade etmeyeceğiz. Türkiye'nin demokrasisini darbecilerin ekonomisini sömürgecilerin milli iradeyi sivil toplum ve siyasetçi görünümlü beşinci kol elemanlarının güdümüne sokmasını istiyorsanız bilin ki böyle bir şeye canımız pahasına rıza göstermeyeceğiz. TÜSİAD'ın Türkiye'de güven iklimini bozan örnekler olarak verdiği her konu hukukun, adaletin, savcıların, hakimlerin yetki alanındadır. Hukuk devletine yürekten inananların safı terör yardakçılarının, hırsızların, edep adap tanımaz provokatörlerin, disiplinsizlerin, sanat dünyasına esir alan marjinallerin, yargı mensuplarını ve ailelerini tehdit eden kibir abidelerinin değil, hukuku uygulayanların yanı olmak zorundadır" açıklamalarında bulundu.
"Morali bozuk olan ülke değil. İmtiyazla büyüdükleri devirlerin ardından devlet hazinesini istedikleri gibi paylaşamadıkları için sıkıntılar yaşayan TÜSİAD demirbaşlarıdır"
TÜSİAD'ın iddia ettiği gibi çökenin sistem değil, devletin zayıf, milletin fakir, bireylerin bezgin olduğu buna karşılık kendilerinin altın devirlerini yaşadığı dönemlere ilişkin hayalleridir diyen Erdoğan, "TÜSİAD buraya dikkat et. Morali bozuk olan ülke değil. İmtiyazla büyüdükleri devirlerin ardından devlet hazinesini istedikleri gibi paylaşamadıkları için iç sıkıntılar yaşayan TÜSİAD demirbaşlarıdır. Güven bunalımı yaşayan halkımız değil sözünü ettikleri usulsüzlüklerin müsebbibi olan sadece para kazanma hırsıyla kuralsız iş yapmayı adet edinen TÜSİAD zihniyetidir" ifadelerini kullandı.
Erdoğan, "Yurt dışındaki afetlerde bırakın zararın tüm boyutlarını can kayıtlarının bile tam olarak açıklanmadığını bildikleri halde ileri geri konuşuyorlar. Oysa afet zedelerimizin yaralarını sarma konusunda Türkiye'nin başarısını sadece evi, barkı yıkılan, düzeni bozulan kardeşlerimiz değil. Bütün dünya çok iyi biliyor ve çabalarımızı takdir ediyor. Acaba ey TÜSİAD şu deprem afetinde siz ne yaptınız? Acaba siz AFAD'ın yanında ne kadar destek verdiniz? Neyle aralarda bulundunuz? Azerbaycan, Pakistan bütün buralar burada yardıma koşarken siz neredeydiniz? Zerre kadar vicdanları varsa çıkıp söylesinler. Dünyada bizim yaşadıklarımızın yarısını yaşasa ayakta kalabilen bir ülke olur muydu? Depremin üzerinden 2 yıl bile geçmeden iki yüz bir bin konutu teslim eden bir başka ülke daha var mıydı? Etrafı ateş çemberiyle kuşatılmışken ekonomisini büyüten, ihracatını artıran, istihdamda kayıp yaşamayan ulaşımda, sağlıkta, savunmada, yatırımlarda rekordan rekora koşan bir başka devlet gösterebilirler mi?" dedi.
Şayet mesele hesap vermek ise evvel emirde TÜSİAD'ın bu ülkede yarım yüz yıldan fazladır sebep olduğu siyasi, sosyal, ekonomik maliyetlerin hesabını vermekle işe başlanması gerektiğini ifade eden Erdoğan, "Endişe etmeyin ha. Türkiye'nin son 22 yılda yaşadığı badireler karşısında dut yemiş bülbüle dönen TÜSİAD'ın şimdi birdenbire yarısı yalan, yarısı yanlış örneklerden oluşan hezeyanlarının gerisindeki saiki elbette tahmin ediyoruz. On yıllardır gönüllerinin rahat ettiği suskunluklar karşısında verdikleri örnekler devede kulak kalır. Susması gereken yerde konuşan, konuşması gereken yerde susan gönülleri değil çıkarlardır. Geri plandaki kirli hesaplardır. Çöktü diyerek feveran ettikleri yıllardır tıkır tıkır işleyen rant düzenleridir. İmtiyazlar üzerine bina ettikleri ayrıcalıklı sistem çökmüştür. Siyasetçilere hak bildirdikleri kibirli sistem çökmüştür. İstikrarsızlık üzerinden paralarına para kattıkları sistem çökmüştür. Millet ekonomik krizlerle kıvranırken zenginleştikleri sistem çökmüştür. Gazete manşetlerinden siyasete ayar verdikleri sistem çökmüştür. Biz bu makamlarda olduğumuz sürece de devletin kaynaklarının bir avuç seçkine aktığı eski sistemi geri getirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir" şeklinde konuştu.
"Türkiye sizin tapulu mülkünüz millet sizin personeliniz siyasetçiler de maaşlı elemanlarınız değildir"
"Ekonomiyle istihdamla üretimle ilgili yapıcı fikirlerle gündeme gelmek yerine siyaset mühendisliğine soyunanlara şunu hatırlatmak isterim" sözlerini kullanan Erdoğan, "Türkiye sizin tapulu mülkünüz millet sizin personeliniz siyasetçiler de maaşlı elemanlarınız değildir. Eski Türkiye'nin karanlık ve kaotik ikliminde senelerce borunuzu öttürmüş olabilirsiniz. Hukukun kapsama alanı dışında tutulduğunuz eski Türkiye'yi özlüyor da olabilirsiniz. Ama yeni Türkiye'de haddinizi bileceksiniz. İş adamı derneğiyseniz iş adamı derneği gibi davranmayı öğreneceksiniz. Milleti kışkırtmayacak devletin kurumlarını provoke etmeyecek yargıyı baskı altına almaya kalkışmayacaksınız. Siyaset yapmaya çok hevesliyseniz ya parti kurarsınız ya da ağzınızdan çıkacak iki çift söze bakan muhalefet partilerinden birini seçersiniz. Kusura bakmayın. Bu ülkeyi tekrar istikrarsızlık bataklığına sürüklemenize göz yummayız. Ürettiğiniz çalıştığınız ülkeye ve millete faydalı olduğunuz müddetçe 85 milyonun her bir ferdi gibi sizi de destekleriz. 22 yıllık iktidarlarımız boyunca Türkiye ekonomisine müspet katkı vermek istediğinizde ayrımcılık yapmadan hepinize destek olduk. Ama siyaset ve toplum mühendisliğine yeltendiğinizde de demokratik hukuk devleti çerçevesinde tüm gücümüzle buna direndik. Bundan sonra da aynı hassasiyetle hareket etmeyi sürdüreceğiz. Ne hak yiyen olacağız ne de milletin hakkının hukukunun iradesinin gasp edilmesine rıza göstereceğiz. Başka ajandalar, başka gündemler peşinde koşanlara, başka senaryoların oyunculuğuna soyunanlara rastgele demeyeceğimizin bilinmesini istiyorum" diye konuştu.