Limiti 100 Bin TL’nin üzerinde olan kredi kartlarından yıllık 750 TL Savunma Sanayi için ödeme yapılması gündeme gelince bankaların çağrı merkezlerine kredi kartı limitlerinin düşürülmesi için talep yağmuru başladı. Bu konuyla ilgili bir önceki yazımızda yaşanan bir olay üzerinden çağrı merkezlerindeki yoğunluğa dikkat çekmiştim. Doğrusunu isterseniz sokağın gündemi “kredi kartı limitleri!” nereden biliyorum? Anlatayım. Sokaktaki herkesin ortak derdi cebinde olmayan nakit sebebiyle kredi kartıyla yaptığı harcamalar.

Bir süre önce bir çay ocağında otururken iki çay içip “kredi kartı” ile ödeme yapmak isteyen vatandaşın öyküsünü de yine bu sütunlarda dile getirmiştim.

Yine hemen limit tartışmalarının gölgesinde bizzat bir kez daha tanık olduğum kredi kartı muhabbetini de nakletmek isterim. Çay ocağında biraz kafa dinleyeyim bir dostumuzla muhabbet edeyim diye oturdum. Çayımız geldi, bir arkadaşımla otururken elinde sarma bir sigara ile çay ocağına gider vatandaş, “Ağabey senin alışveriş yaptığın bir yer var mı?” diye sordu işyeri sahibine. O da “ne yapacaksın?” diye sorunca, “Kredi kartı çekelim de sana olan borcumu ödeyeyim!” cevabını verdi. Sordum soruşturdum kredi kartı ile çay borcunu ödemek isteyen vatandaşın kümülatif borcu sadece 125 TL imiş. Bunu öğrenince takıldım, “Borcun 125 TL, limitin eğer 100 Bin TL’nin üzerindeyse borcun 875 TL oluyor” deyiverdim. Vatandaş, “Yok ağabey bizde o kadar kredi kartı limiti ne gezer? Biz evimize ekmeği kredi kartı ile alıyoruz ama o kadar büyük riskleri alamayız. Paramız olsa zaten çay ocağından borca çay içmeyiz!” dedi.

Şöyle bir iç geçirdim. Nereden nereye değil mi? Yahu ne ara bu kadar yoksullaştık, ne ara bu kadar kredi kartlarına bağımlı hale geldik. İki çayın bedeli ocak içerisinde 20 TL bunu bile nakit ödeyemiyoruz. Sonra ödeyemediğimiz kredi kartı üzerinden vereceğimiz 750 TL’nin hesabını nasıl yapacağız gerçekten bilmiyorum.

Bu arada 750 TL’nin toplumsal bir etki-tepki oluşturduğunun birileri farkına varmış olmalı ki bu konuda bir düzenleme yapılmasının ihtiyaç haline geldiğini fark etmişler. İnsanlara deniliyor ki “madem cebinde 100 Bin TL’lik kredi var, o zaman 750 TL ödeyeceksin!” bu nasıl mantık. Olmayan bir gelir, harcanmayan bir para üzerinden 750 TL vergilendirmeye gitmek gerçekten dünyanın hangi ülkesinde olabilecek bir uygulama. Kimin aklına gelir, “ vatandaşının cebindeki kredi kartından dolayı 750 TL’lik” vergi almak. Yahu insanlar para erişim sağlayamadıkları için iki çay için bile kredilendirmeye, borcu ötelemeye çalışırken 750 TL’lik ek bir yük bindirmek kimin aklından çıkmıştır acaba? Anlaşılan o ki yakın gelecekte, kaldırımda yürümek, parkta oturmak, bankta beklemek de vergilendirilmek istenirse şaşırmam. Yıllar önceydi. Eskişehir’de hava kirliliğinin yoğun olduğu zamanlarda öğretmen bir arkadaşla yürüyüş yapıyorduk. Her gün sabah Kravdan yoluna gidip gelirken şehrin üzerindeki kirli ve puslu havayı gördüğümüzde arkadaşla birbirimize, “Bu havayı ilerleyen zaman içerisinde para ile soluyacak olursak şaşırmamak lazım” diye birbirimize takılıyorduk. Öğretmen arkadaş bir adım daha ileriye giderek, “Bu temiz hava poşetle satılacak” esprisi yapıyordu.

Asla vergilendirmeye, devletin topladığı vergiye karşı değilim. Ancak her şeyin adaletli ve yaygın bir biçimde uygulanmasıyla bu işlerin yapılması gerektiğini düşünenlerdenim. Çay parasına ihtiyacı olanların sadece cebinde kredi kartı var diye vergilendirilmesinin adaletli olmadığını düşünüyorum hepsi bu kadar.