Sayın Başkan İsmail Hakkı Ördek kimdir bize kısaca kendinizden bahseder misiniz? Bakkal ve Bayiler Odası hakkında bilgi verebilir misiniz?

Öncelikle 2Eylül Haber ve 2Eylül Gazetesine esnafımızın sesi yüreği olduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Ben 47 yıllık bakkal bir babanın bakkal oğluyum. Ben doğduğumdan beridir bu işi yapıyorum. Evliyim. 2 kız çocuğu babasıyım. Bakkal Bayiler Odası’nda bu ikinci dönemimiz. Bakkal ve Bayiler Odası olarak Eskişehir’in an ikinci büyük odasıyız. Yaklaşık 3 Bin 500 üye ile Şoförler ve Otomobilciler Odası birinci sırada. Biz ise 17 ayrı meslek dalını bünyesinde barındıran 2 Bin’in üzerinde üye sayısı ile çok geniş bir kesime hizmet vermekteyiz. Bakkal, bayi, kırtasiye, aktar, kantin, tekel, iddia bayii gibi pek çok meslek dalını bünyemizde barındırıyoruz. Üyelerimizin her birine elimizden geldiği kadar hizmet vermeyi çalışıyoruz. Gerek yaptığımız anlaşmalar, gerek ayağa hizmetlerimizle, belediyelerimizle, tarımla ilgili alanlarda insanlara hizmet vermeye çalışıyoruz.

Esnaf prim gün sayısının eşitlenmesini istiyor

Bakkal ve bayilerin en önemli sorunları sizce nelerdir? Üyeleriniz size hangi talepler ile geliyor bu konuda neler yapıyorsunuz?

Şu andaki gündemimiz Bağ-Kur’da pirim gün sayısının 7 Bin 200 indirilmesi. Öyle bir ortamda yaşıyoruz ki esnafın Bağ-Kur primleri aylık 6 Bin 900 Lira oldu. Yıllardır Bağ-Kur primlerini yatırıp emekli olmayı bekleyen esnaflarımız var. Maalesef burada bir eşitsizlik ve adaletsizlik var. 5 Bin 200 gün prim ödedikten sonra emekli olan vatandaşımız normal işine devam ederken, bizim esnafımız 9 Bin günü beklemek zorunda kalıyor. Sadece 9 Bin gün prim yatırmış olması yetmiyor. Maalesef en düşük ücretten tarifelendiriliyor. Öncelikle üyelerimizin en büyük beklentisi bu. Biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanımız geçen seneki mitinginde bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için söz vermişti “9 bin günü ortadan kaldıracağız 7 Bin 200 günde primleri eşitleyeceğiz” demişti. Şu an esnafımızın beklentisi bu yönde. Tabi bu prim ödeme gün sayısı 9 Bin’den 7 Bin 200’e düşerse birçok esnafımızda emekli olarak Bağ-Kur primi ödemeyerek kendini rahatlatma derdinde. Ondan sonraki sıkıntılarımızdan bazıları elektrik, kira giderlerimiz. Biz 30-40 metrekarelik dükkanlarda çalışıyoruz. Biz aslında mahallenin birer bekçileriyiz. Günlük 16-17 saat hizmet veriyoruz. Dolayısıyla 16-17 saat açık olan bir mekânda elektrik sarfiyatımızda çok fazla oluyor. Bugün 8-10 Bin liralar gibi miktarlar ödüyoruz. Birde bugün kış mevsimindeyiz. Bunun bir de yazını düşünün. Öteki taraftan asgari ücret tarifesi. Bir üretici asgari ücret arttığı anda asgari ücreti maliyetin üzerine koyup oradan parasını çıkartabiliyor. Biz zaten küçük esnaflar olduğumuz için bugün bunların giderlerini karşılayamıyoruz. Bugün bizde her personel bizde 8-10 saat çalışıyor. En kötü durumda bir personel 600-700 Lira para alır bizden. Artı yemek, artı sigorta olduğu zamanda bizim gider kalemlerimizin en büyüğü, birinci sırada personel giderleri geliyor. Sonrasında da maalesef kira. O kadar böyle değişik bir düzen oluştu ki, 5 bin lira kirası olan bir dükkanın sahibi 25 bin lira isteyebiliyor. Hükümetimizden evlerdeki yüzde 25 sınırlandırmasını biz dükkanlarda da istiyor ve bekliyoruz. Tabi ki bunun bir bedeli olacak enflasyon ortada her şey ortada. Ancak 5 bin liradan da 25 bin lira yapılmasın. Tamam, 5 bin liradan 10 bin 12 bin yapalım. Gerçekten buna razıyız ve böyle bir ortamda yaşıyoruz. Maalesef bazı aç gözlü ev sahipleri, dükkan sahipleri yüzünden esnafımız bir yerde kepenk kapatma noktasına geliyor. Esnaf bir hesap yapıyor maliyetler kendisini kurtarmıyor. Ya devretmek için çaba gösteriyor ya da kepenk kapatmakla yüz yüze geliyor. Öte yandan 3 yıldır çözülemeyen bir perakende kanunumuz var. Niye ise yıllardır bunu nihayete erdiremedik.

Perakende yasası nefes aldıracaktı

Perakende kanununda bizim için önemli olan büyük marketlerde ekmek, alkol, sigara, zücaciye ve kırtasiye ürünleri satılmayacak hükümleriydi. Sonrasında da Avrupa Birliği standartları olacaktı. Bu da neydi? Büyük marketler sabah 10.00 da açılacak ve akşam 07.00’de kapanacaklardı ve pazar günleri de açılmayacaktı. Bu olduğu zaman küçük esnafımız bir nebzede olsa nefes alacaktı. Öteki taraftan bizim esnaflarımızı etkileyen sektörlerin birisi de da halk ekmek büfeleri. Maalesef vatandaşlarımız bizi onlarla kıyaslamak zorunda kalıyor. Onlara da hak veriyorum. Kalabalık ailelerde yekun teşkil ediyor. Ancak, oradaki işlenen ekmekler ile bizim dükkanlarda sattığımız ekmeklerin unu aynı kalitede değil. Bizim fırınlarımız birinci sınıf kalite un işliyor, halk ekmek 2’inci sınıf veya 3’üncü sınıf un işliyor. Bakıyorsunuz halk ekmek büfelerinde ekmek satılıyor, yumurta satılıyor, süt satılıyor, simit satılıyor, su satılıyor. Bun buradan seslenmek istiyorum Büyükşehir Belediyesine tabelaları değiştirin sigara ile bisküvi satın olsun bitsin bu iş. Gerçekten çok ciddi satışları var. Biz buna karşı değiliz. Biz burada Bakkallar Odası olarak diyoruz ki, ‘getirin halk ekmekleri benim bakkallarım satsın!’ Yanlış anlaşılmasın belediyelerin görevi ticaret yapmak değil, halka hizmet etmek. Ticareti ve vatandaşa hizmeti biz yaparız. Getirin bakkallar olarak, tekel bayileri olarak halk ekmeği satmaya da hazırız, sütü satmaya da hazırız, suyu zaten satıyoruz. Belediyelerin ürettiği yumurtaları da biz satalım. Belediyelerde orada ekstradan çalıştıracağı elemanları belediyelerin başka birimlerinde değerlendirsin, bizim de esnafımız ayakta kalabilsin. Perakende yasasından devam edelim. Bakıyoruz büyük marketlerin mecliste 150-200 tane milletvekili lobileri olmuş. Dolayısıyla bir yasa önergesi verildiği zaman bunları çıkartamıyoruz. Bizde 5362’de “devlet esnaf ve sanatkarı koruyucu önlemler alır” der. Esnafa bakmanız için bir mesafe kuralıda koymanız gerekiyor. Bunu da her platformda dile getiriyorum. Avrupa Birliği, Avrupa Birliği diyoruz her seferinde uygulamada hiçbir şey yok. AB standartlarında bu nedir? Bir mahalle vardır, oranın bir nüfusu vardır. Oraya bakkal mı açılacak, büyük market mi açılacak o nüfusa oranda açılır. Öte ki taraftan bir esnafın bir esnafa zarar vermemesi için aralarında mesafe kuralı gözetilir. Bu 500 metre, 1 kilometre, 2 kilometre. Bu şuan mevzuatta da var ama uygulanmıyor. Benim hedeflerimden bir tanesi şudur. Biz 7 gün 16-17 saat yılın 365 günü hizmet veren küçük esnaflarız, kurumlarız. Bizim de ailelerimiz, sevdiklerimiz çocuklarımız var. Bizim de kendimize vakit ayırmaya dinlenmeye ihtiyacımız var. Eczanelerdeki proje bize de uygulanabilir. Perakende kanunu büyük marketler için çıksın bizlerde buna destek verelim. Örnek veriyorum, Pazar günü onlar kapatsın, Pazartesi günü biz kapatalım. Pazartesi günü kapattığımız zamanda da her mahallenin belirli noktalarında nöbetçi bakkallar olsun. O bakkallar hem insanlara hizmet etsin, hem de nöbetçi kaldığı gün iş yapsın para kazansın. Hayallerimden bir tanesi budur. Bu arada esnafımızla ilgili yerimizde durmuyoruz. Bankalarla görüşüyoruz. Bize uygun pos oranı, bize uygun vadeli kredileri kim veriyorsa onlarla anlaşma yoluna gidiyoruz. Esnaflarımızın faydalanmalarını sağlıyoruz. Öte taraftan petrollerle, toptancılar ile özel indirip alıp esnafımıza uygulattırıyoruz. Düğün salonları ile dershaneler ile anlaşmalar yapıyoruz. Bu çalışmaları görünce diğer firmalarda gelmeye başladı ve onlarla görüşüyoruz. Esnafımız lehine ne varsa herkesle görüşüp olayı çözümlemeye gayret ediyoruz.

İnsanlar ile ağabey kardeş gibiyiz

Meslektaşlarınıza ne gibi mesajlar vermek istersiniz. Önümüzdeki süreçte sorunların çözümü için neler yapacaksınız?

Bun buradan kendi esnaflarımıza seslenmek istiyorum. Mesleğinizi sevin, mesleğimizi sevelim. Sevmeden bu işler maalesef olmaz. İnsanlara hep güler yüzlü olalım. Çeşidimizi korumaya, temizliğimizi çalışalım. Her zaman söylüyorum, biz motor ustası değiliz, kuaför değiliz insanlar bizim işçiliğimize gelsin. Bizim bakkallarımızda sattığımız ürünlerde, büyük marketlerde satılan ürünlerde aynı. Bizim her zaman farkındalığımızı göstermemiz lazım. Gerek esnaflığımızla, gerek güler yüzümüzle , gerek temizliğimizle, gerek çeşitliliğimizle esnaflarımızdan ricam bunlara riayet göstermesi ve işlerini sevmesi. Zaten bu söylediklerimizi gerçekleştirdikten sonra para ve iş arkasını takip ediyor. Biz mahalle bakkalıyız, biz insanlarla ağabey kardeş gibiyiz. İnsanlar evden çıkarken parasını, unutuyor, cüzdanını unutuyor. İşe gidecek, işe giderken şuradan bir sigara ver de dönerken vereyim diyor. Buradan halkımıza da seslenmek istiyorum. Lütfen mahalle bakkallarına esnaflarına sahip çıksınlar. Çünkü mahallelerde başları sıkıştığında para isteyebilecekleri, anahtarlarını bırakabilecekleri hatta kendisi işten geç kalınca çocuğunu okul servisinden alacak da onlar.

2Eylül Haber

Kaynak: 2Eylül Haber