Eskişehir'de düzenlenen Yoksulluk Sarmalında Temel Haklara Erişim konulu panel yoğun ilgi gördü. İktidarın bilinçli bir şekilde halkı yoksullaştırdığını ifade eden Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, "Seçim dönemi öncesinde ve sonrasında şehir merkezinde ve kırsalda birçok yere gittim, pek çok vatandaşla görüşme şansı buldum. Yoksulluğu sahada, evlerde, pazarda, sokaklarda ve mahallelerde birebir görmek gerçekten çok acı verici. Çünkü yoksulluk, aynı zamanda yoksunluk demektir. Temel haklara erişememek demektir. Bunlar arasında beslenme, barınma gibi haklar, hatta adalet ve eşitlik gibi kavramlar yer alıyor. Ne yazık ki bu durum, birçok insanın bu haklara ulaşmasını engelliyor. Victor Hugo’nun bir sözü vardır: “Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk" İşte bu, iktidarın bilinçli bir şekilde uyguladığı politikaların sonucu. Yoksullaştırarak daha yönetilebilir bir toplum yaratıyorlar. Bu sistemin sadece yanlış politikalarla değil, bilinçli bir fakirleştirme stratejisiyle şekillendiğini biliyoruz.
SOKAKTAKİ YOKSULLUK ÇOK DERİN
Sokaktaki yoksulluk artık çok derinleşmiş durumda. Seçim dönemi sırasında karşılaştığım bir anı, bu durumu daha da somut hale getiriyor: Bir kahvehaneye girdiğimizde, yaşlı erkeklerin oturduğu ortamda 13-14 yaşlarında birkaç kız çocuğunun içeriye girdiğini gördüm. Çocuklar, kahvenin arka tarafında çay yapılan yere yönlendirildikten birkaç dakika sonra ellerinde kullan-at kaplarda sağlıksız hazır makarnalar ile geri döndüler. Kahveciye neden böyle bir durum olduğunu sordum, “Okulda tost fiyatı çok yüksek, çocuklar aç kalmasın diye bu şekilde yardımcı oluyorum,” dedi. O an, çocukların karınlarını doyurmak için böyle savunmasız bir ortamda bulunmak zorunda kalmalarını görmek gerçekten korkunçtu" dedi.
Panelde konuşan Derin Yoksulluk Ağı Kurucusu Hacer Foggo ise 20 yılı aşkın süredir kent yoksulluğu ile ilgilendiğini, ancak hiçbir zaman böyle bir dönem görmediğini dile getirdi. Foggo, "Artık yoksulluk tanımı değişti; çalıştığınız halde yoksullaşıyorsunuz. Emeklisiniz, yoksulsunuz. Çalışıyorsunuz, yine yoksulsunuz. Fabrikada işçisiniz, yoksulsunuz. Hatta beyaz yakalısınız, ama artık beyaz yakalılar bile yoksulluk sınırının altında. Eskiden beyaz yakalılar için yoksul demiyorduk, ancak şu anda özel okul masraflarını karşılamak ya da çocuklarının ihtiyaçlarını gidermek için bile zorlanıyorlar.
EMEKLİLER PAZARA ÇIKMAYA UTANIYOR
Emekliler, pazara çıkmaya utanır hale geldi, ama bu utanmayı da insanlara yükleyen bir sistem var. İnsanların onuruyla oynayan, onları itibarsızlaştıran bir düzen içindeyiz. Kimse artık önümüzdeki yaz hangi tatile gideceğini hayal bile edemiyor. İnsanlar bu hayalleri bile yük olarak görüyor. Eskişehir de dahil olmak üzere birçok şehirde durum aynı. Asgari ücretle kira neredeyse aynı seviyede; üstelik bu kira, 2 odalı bir ev için. İnsanlar, geçimlerini kredi kartları ya da borçlarla sürdürmeye çalışıyorlar. Bu durum, bir döngü halinde devam ediyor.
BU DÖNGÜ DEVAM EDECEK
Beslenme, sadece karın doyurmak değil, sağlıklı beslenmek demektir. Ancak Türkiye’de obezite oranları Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre üst sıralarda. Obezite bir zenginlik hastalığı değil, aynı zamanda yetersiz beslenmenin bir sonucudur. İnsanlar bulduklarını yiyor, sağlıksız ve tek tip besleniyorlar. Bu bir döngü; çocuklukta başlayan eşitsizlik, okul çağında derinleşiyor. Bu da çocuk işçiliği gibi sorunları beraberinde getiriyor. Ne yazık ki iktidarın yoksullukla ilgili etkin bir sosyal politikası bulunmuyor. Tam aksine, bu yoksulluğu artıran politikalar uygulanıyor. Anne karnında başlayan eşitsizliğe müdahale edilmedikçe, bu döngü büyümeye devam edecek” şeklinde konuştu.