Genel seçimde bugünkünden fazla çalıştık
Hem başkan hem de yeniden aday olarak saha çalışmalarınıza devam ediyorsunuz. Sahada ne görüyorsunuz?
Bu seçimin şansı geçtiğimiz Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu seçimden çok daha fazla çalıştım. Hedefimiz Kemal Bey’in Cumhurbaşkanı seçilmesiydi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarıydı. Hakikaten çok çalıştık, başardık da Kemal Bey Eskişehir’de birinci çıktı. Cumhuriyet Halk Partisi de iki milletvekilliğinden üç milletvekilliğine çıktı. Bu başarıyı gösterir. Ama orada çalıştık demedim, şimdi de 10 Ocak’ta adaylıklar belli oldu. 10 Ocak’tan bu yana yoğun bir şekilde esnaf ziyaretleriydi, dernek ziyaretleri, pazar ziyaretleri aklınıza ne gelirse çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Zaten bölgeyi bildiğim için nerenin nelere ihtiyacı olduğu çok net, onun üzerinden çalışıyorum. Çok şükür bugüne kadar karşımıza en ufak bir olumsuzluk çıkmadı. Bu müthiş bir şeydir. Pazara girersin, pazarcı muhalefet eder, şunu der, bunu der. En küçük olumsuz bir şey olmadı. Demek ki insanlara 25 yıldır iyi enerji vermişiz ve belediye başkanlığını sürdürüyorum. Bizim belediyemiz gerçekten farklı bir belediyedir. Buraya girenler der ki, yahu buraya girdiğimizde huzur buluyoruz. Huzur içinde dolaşıyoruz, güler yüzlü insanlar işlerimizi çözüyorlar. Bunlar güzel şeyler. Yerel yönetimde yönetmek, proje yapmak güzel ama vatandaşın ilk beklediği samimiyet, iyi duygular. Samimi, dürüst olan, çalmayan, çırpmayan insanları herkes sever. Belediye Başkanlığında bu ciddi bir özelliktir.
Özel çocukların iş disiplini mükemmel
Sayın Başkanım yeni dönemde Tepebaşı için ne gibi projeler planladınız, bu konuda bilgi verebilir misiniz?
Nerde ne yok bunu bildiğimiz için bunun üzerinden bir çalışma yürüttük. Örneğin ikinci bir Alzaimer Merkezi açacağım. Şu anda mesela 110 yatılı hastamız var, 150 kişi de sırada bekliyor. Bize Türkiye’nin her tarafından insan geliyor. Yer olmadığı için alamıyoruz. Gerçekten bu işi Türkiye’de en iyi yapan kuruluşlardan bir tanesiyiz. Her gelen giden dua ediyor. Zaten benim Alzaimer merkezini yapmamdaki amaç aileyi desteklemektir. Bu tip hastalar zor bakılır, masraflıdır, mesuliyetlidir. Bunları aile ile paylaşmamız önemli. Örneğin yüzme havuzu yaptık orası daha önce dediğim gibi yenilenebilir enerji ile çalışan bir yer. Yeşil bina olarak yaptık. Yeşil binada bina bittiği zaman Amerikalıların burada temsilcisi olan Lich sistemi var ona müracaat ediyorsun, geliyorlar puantajlıyorlar. Onların istediği bazı şeyler var. Mesela ışık tüpleri dedikleri tüp var. Üçüncü kattan birinci kata inen bir tüp var. Burası gündüz karanlıksa elektrik yakmıyorsun. Bu da bir tasarruf oluyor. Böyle on bir tane mi, on iki tane mi tüp var 65 puanla altın sertifika aldık. Bir iki puanla platin sertifikayı kaçırdık. Yine de şöyle sonra öğrendik Türkiye’de ilk altın sertifikalı kamu binasıymış. Hala ikincisi yok. Ben bizden önce yapılan her şeyi de takdir ederim. Örneğin belde evlerinin sürdürülebilirliği bu anlamda önemli. Şimdi 27’ye yakın belde evimiz var. On tane deneyimli kafemiz var, bunlar çok önemli çalışmalar oluyor. Özellikle kadın ve çocukları hedeflediğimiz için çok yararlı oluyor. Ayrıca engelliler için burada down sendromlu çocuklarımız çalışıyor. Zihinsel engeli çocuklarımız için montaj atölyelerimiz var. O iş inanılmaz derecede büyüdü. Bir merkez biz de var bir merkez de OSB’ye açtık Nadir Küpeli ile beraber. Biz onlara teklif götürdük onlar da hemen kabul ettiler. İki merkezin yaptığı montaj 20 milyona yakın. Ben diyorum ki bizler yapamayız onu. Bu özel çocuklar delikanlılar çok farklı. Öyle bir çalışma disiplinleri var ki inanılmaz.
Yeni dönem için hazırlıklarımız tamam
Yeni dönemde Şirintepe’ye kız öğrenci yurdu yapıyoruz. Binası bitmek üzere. Aşağı Söğüt Önü’nde büyük bir spor kompleksi hedefimizde. Mesela yüzme havuzları dört açık, dört adet kapalı Tenis Kortu, basketbol sahası, Eğitim Seminer etkinlikleri gibi çeşitli etkinliklerin yapılabileceği alanlar yapacağız. Çamlıca’ da kapalı pazar yeri 10 dönümdür orası. Orayı yaparken statiğini bir kat daha çıkacak gibi yaptık. İkinci katı çıktık, iç düzenlemeleri var. Mesela orada büyük bir market, büyük bir düğün salonu olacak. Bir nikah salonu olacak. Belde evimizi oraya alacağız. Etüt merkezi olacak. Etüt merkezlerimiz çok tuttu. Şimdi belde evinin olduğu yer aşevi ile beraber olan aşevi tarafı kalacak. belde evi tarafı yıkılacak. Oraya iki katlı bir bina yapacağız Altı kreş olacak, üstü ağız ve diş sağlığı merkezi olacak. İnönü’de bir düğün salonu, bir kreş yapacağız oraya. İki tane deneyimli kafe yapacağız. İki tane belde evi yapacağız. Fevzi Çakmak ve Boyacıoğlu tarafına. Doğal Yaşam Merkezi’ni de yeniliyoruz. Ameliyathanesini bitirdik. Afet Koordinasyon, Lojistik Merkezi Aşağı Söğütönü’nde olacak. Çamlıca Yaşam Merkezi bunun çatısına yine panel koyacağız. Oranın panellerini bitirirsek Tepebaşı Belediyesi’nin enerji ihtiyacını sıfırlamış oluyoruz. Örneğin Yaşam Merkezi’nde 660 panel var. Orada enerjiden yüzde 53 tasarruf ediyoruz. Karbon ayak izi salınımından yüzde 63 tasarruf ediyoruz. Orası Türkiye’de tek. Avrupa Komisyonu’ndan 5 milyon avroluk hibe aldığımız ve bizim övündüğümüz yer orası. Bizim bölgeye üç adet yer altı otoparkı yapacağız. Baksan ve Keresteciler Sitesi ile ilgili çalışmalarımız da devam ediyor. Bundan sonra yapılan binalarda belirli bir daire sayısı ile güneş paneli ve yağmursuyu depolama mecburiyeti getireceğiz. Kırsala dönük çalışmalarımız var. Hanımeli Sokağımız elden geçirilecek. Dijital belediyecilik devam ediyor. Özellikle imarda ve zabıtada, ruhsat bölümünde dijital sistem kullanıyoruz. Beni en çok endişelendiren şey ülkede yoksulluğun olması. Belki bütçelerimizin büyük bir kısmını oralara ayırabiliriz ama o zaman da hizmet üretmemiz istediğimiz seviyede olamaz. Geçenlerde Cumhurbaşkanı açıkladı 4 milyon 400 bin aile diyor. Bu 20 milyon insan eder. Demek ki Türkiye’nin dörtte birini yoksul bırakmışlar. Bununla övünüyorlar. Esasında saklamaları gereken ve bütün Türkiye’ye yansıyan bir şey. Hepimiz ekonomik açıdan eriyoruz. Birçok çaresizliklerimiz oluyor. İnsanlar öyle kira ödüyor ki otomobil taksiti gibi, hatta daha fazla, aidatlar öyle ev taksiti gibi. Bunlar insanları çaresiz bırakan şeyler. Artık bir kişinin ev, araba alması hayal oldu. Ki bunlar o kadar kolaydı ki, özellikle mesela araba. İnsanlar kredilerle araba alabiliyordu. Bu durum belki kentlerin fosil yakıtlardan arınmasına katkı yapabilir. Son olarak Eskişehirlilere söyleyeceklerim şunlar. Ben Eskişehir’in 1960 yıllarını da çok severdim. 1960’lı yıllarda böyle Doktorlar Caddesi’nde iki katlı öyle güzel binalar vardı ki hepsi yıkıldı. Çok katlı binalar oldu. Ancak elimizden geldiği kadarıyla birçok yeri de tescilleyip kurtardık. Mesela nasıl Odunpazarı’nda Odunpazarı evleriyle özellikli, Tepebaşı’nda da Cumhuriyet Dönemi’nin yapıları öyle. İşte tuğla-kiremit fabrikaları, bacalar, Şeker Fabrikası, İstasyon Binası gibi. Onları kurtarıp değerlendirip hayatla birleştirmek veya hayat vermek çok önemli. Bu açıdan iki bölgemizde çok değerli, fakat Tepebaşı küllerinden doğan yeni bir şehir, bambaşka bir şehir oldu, Çok şükür bugünlere.