Bundan 4 yıldan biraz fazla zaman önce Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü görevine atanan Prof. Dr. Fuat Erdal, önümüzdeki 4 yıl için yeniden rektörlük görevine talip oldu. Çok sayıda rektör adayı arasından yeniden önümüzdeki 4 yıl için bu göreve getirilen Erdal ikinci dönem atamasının üzerinden bir ay kadar süre geçtikten sonra görevinden istifa etti. Kulislere bomba gibi düşen Anadolu Üniversitesi’nin rektörü Prof. Dr. Erdal’ın ani istifasının içinde bir gizem barındırdığını düşünenlerdenim. İstifa haberinin duyulmasından sonra üniversite çevreleri ile yaptığım görüşmelerden anladığım kadarı ile bu ani istifanın özellikle üniversite çevrelerinde çok da bilinen ve beklenen bir tarafı yok. Doğrusunu isterseniz herkes farklı bir yorum yapsa da istifanın gerekçelerini ortaya koyacak tek kişi Prof. Dr. Sayın Fuat Erdal’ın kendisinden başka birisi değil. Eğer Sayın Erdal açıklama yapmadıkça yapılacak her türlü yorum havada kalacak.

Prof. Dr. Fuat Erdal’ı yakından tanıma fırsatım hiç olmadı. Kendisiyle ilk ve son temasımız ise kendisiyle gazetemiz ve sitemiz adına yaptığımız 3 soru 3 cevap programında oldu. O programda söyledikleri ve konuşma tarzı bende çok olumlu izler bıraktı. Konusuna hakim, birikimleri olan şehirle üniversiteyi buluşturmayı hedefleyen projeleri, gerek akademik kadroya, gerekse öğrenci profiline hakim bir isim olarak dikkatimi çekti. Özellikle söyleşi de kullandığı bazı ifadeler gerçekten Eskişehir için değil tüm akademik dünya için ve özellikle bizim gibi gelişmesini tamamlayamamış ve “gelişmekte olan ülke” kimliklendirmesine uygun ülkeler için yeni fırsat kapılarının aralanması anlamına geliyordu. O söyleşi de Prof. Dr. Erdal şöyle diyordu; “Üniversitemizde daha önce olmayan dış danışma kurulu oluşturdum. Sonuçta Eskişehir'de yaşıyoruz ve Eskişehir'de üniversitenin entegresi anlamında “Şehir bizden ne bekliyor? Ya da bizim mezunlarımızdan ne bekliyor?” sorularını ancak onlar görebilir. Bizim dış ailemiz oldu. Bu anlamda, Eskişehir Sanayi Odası Başkanımızdan, Ticaret Odası Başkanımıza farklı, ODTÜ gibi İngiltere ve Amerika Üniversitelerinden hocaların olduğu, yine Baro Başkanımız, Eczacılar Odası Başkanımız gibi sivil toplum kuruluşlarının, yöneticilerin olduğu eski mezunlarımızın olduğu bir dış danışma kurulu kurduk. Ve periyodik olarak onlarla toplanarak; “Biz bunları planlıyoruz, ne diyorsunuz?” ya da “Biz şu programı açmak istiyoruz, sektörün buna bir ihtiyacı var mı ?” gibi kritik soruların cevaplarını onlardan almaya çalıştık.”

Daha 4 Ağustos tarihinde yukarıdaki sözleri söylemiş bir üniversite rektörü niye istifa eder? Yahu Türkiye’nin en çok tartıştığı ve yetişmiş eğitimli ara eleman ihtiyacına cevap arama konferanslarının yapılmasının gerektiği bir zamanda sadece kendi kurumu için değil, ülkenin en kronik sorunlarının çözümünün anahtarını veren bir rektörün istifası bana gerçekten hem gizemli, hem de manidar geldi.

Acaba bu istifanın siyasi bir tarafı var mı? Ya da üniversite içinde yapacağa işlere direnç gösterecek bir kesimin siyasi gücü arkasına alarak etkili olabileceğini mi düşündü? Ya da birileri, “Biz seni atadık atamasına ama yanlış yapmışız mı?” dedi. Gerçekten bir tuhaf istifa olayı ile karşı karşıyayız. Bu istifa ile ilgili tartışmalar daha çok su kaldırır ta ki istifanın tarafı Prof. Dr. Fuat Erdal’ın tatmin edici bir açıklaması olana kadar. Sayın Erdal böyle bir açıklama yapar mı? Ya da yapmak isterse kendisine izin verilir mi?
Ancak ben kendi adıma bir hakikati söylemeden geçmeyeyim. Ön yargılardan arınmış bir kafa yapısıyla Rektör olarak Prof. Dr. Erdal’ın mevcut şartlarda istifası hem üniversite hem de Eskişehir için bir kayıptır. Hem de akademik yılın başlamasına sayılı günler kala üniversite’nin birden bire rektörsüz kalması ve vekaletle idare ediliyor hale gelmesi hiçte iyi olmamıştır. Bakalım önümüzdeki süreçte bu konuda ne gibi gelişmeler olacak hep birlikte göreceğiz.