İktidar istifaya davet edildi
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının iptal edilmesi ve ardından gözaltına alınması üzerine Anadolu Üniversitesi öğrencileri de kampus içerisinde bir protesto eylemi gerçekleştirdi. Anadolu Üniversitesi yemekhanesi önünde buluşan yüzlerce öğrenci ellerinde dövizler taşırken sloganlar atarak üniversite rektörlüğünün önüne kadar protesto yürüyüşü gerçekleştirdiler. Yürüyüş sırasında öğrenciler sık sık iktidara yönelik sloganlar attı. Rektörlük önünde protestolarını sürdüren öğrenciler burada bir basın açıklaması yaptılar.
Yeni bir saldırıyla karşı karşıyayız
Yapılan basın açıklamasında konuşan Ceren Leventoğlu, “Saray iktidarının yeni bir saldırısı ile karşı karşıya kaldık. Başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) olmak üzere çeşitli belediyeleri kapsayan bir operasyonda aralarında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da yer aldığı 100’ün üzerinde kişi için gözaltı kararı çıkarılırken Gezi Direnişi’ni hedef alan bir başka operasyonda da gazeteci İsmail Saymaz gözaltına alındı. Siyasetçilerin, gazetecilerin, sendikacıların tutuklandığı; baroların kuşatıldığı, grevlerin yasaklandığı, belediyelere kayyumların atandığı bu dönemde; tek adam iktidarı, Cumhurbaşkanlığı makamına kendisinden başka kimsenin erişmemesi için her geçen gün saldırıların kapsamını genişletmektedir” dedi.
Yurttaşın seçim hakkı gasp edilmiştir
Basın açıklamasında özetle şu görüşlere yer verildi; “ Daha Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi kararının mürekkebi kurumadan, 3 bin polisle yönetilen operasyon, halkın seçme ve seçilme hakkına darbe vurmak; bütün yurttaşların seçim hakkını gasp etmek demektir. Siyaseti büsbütün olarak sandığa indirgeme girişiminde bulunan AKP, bu hamleyle siyasal alanı ve yurttaşlığı tasfiye etmeyi hedeflemekteydi. Düzen siyasetinin ise, AKP'nin bu hamlesine adeta çanak tutuşu, AKP'yi geriletmemiş, aksine halkı daha da edilgenleştirerek siyaset alanının dışına itmiş ve siyasal alanın iktidar eliyle daraltılmasına hizmet etmiştir. Bu iptal ve gözaltılar yalnızca İmamoğlu ve arkadaşlarını ilgilendiren bireysel bir mesele değil, Türkiye’de çok geniş bir kesimin seçme hakkını baştan yok saymak ve seçim sistemini tek adam rejiminin ipoteği altına almak anlamına gelmektedir.”