Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencileri adına konuşan Orhan Yüksel, “Fakülte olarak son günlerde yaşananlara, zorbalıklara ve halkın seçme ve seçilme hakkına yönelik saldırılara karşı sessiz kalmıyoruz. Dersleri boykot ediyoruz” dedi.
Akademisyenlere çağrı
Eğitim Fakültesi akademisyenlerine ve bilim insanlarına seslenen Yüksel, “Akademisyenlerin derslere ara vermeleri, öğrencilerinin yanında olmaları ve boykot çağrımıza destek vermeleridir. Eğitim Fakültesi öğrencilerine ve akademisyenlerine yakışan, bu koşullarda derslere devam etmek değil, mücadeleyi büyütmektir diyoruz. Burası Ali İsmail Korkmaz’ın fakültesi. Biz de Ali İsmail’in kardeşleriyiz. Onun hayalleri için sıra arkadaşları olarak buradayız” ifadelerini kullandı.
“Rektörlük bölümümüzü kapattı”
Resim İş Öğretmenliği bölümünün kapanacağını aktaran Yüksel, “Rektörlük, bölümün kapatılma gerekçesi olarak elinde bu kadar imkân olmasına rağmen binaya ihtiyacımız var diyor. Öğrenci alımı durdurulmuş durumda. Şu an 1. sınıf öğrencileri yok. Bölümümüzün kapatılması gündemiyle beraber bölüm başkanımızın yerine eğitim fakültesinin dekanı geçti. Ders seçimi haftasında ders saatlerimizin düzensizliği bizi mağdur ediyor. Bölümümüz biz öğrenciler için masraflı olmasına rağmen hiçbir malzememiz tedarik edilmiyor. Her yıl düzenlediğimiz geleneksel sergi gibi etkinliklerimize artık izin verilmiyor, önümüz kesiliyor. Eğitimin fakültesinin hiçbir öğrenci lavabosunda tuvalet kağıdı yok. Sadece personel lavabolarında var. Giderlerden kısmak için öğrenciye tuvalet kağıdı dahi vermeyen bir kötülük hali bu” şeklinde konuştu. Yemekhaneye her dönem başında yeni bir zam yapıldığını belirten Yüksel, “Artık zam yaptıktan sonra öğrencilere haber bile vermiyorlar. Porsiyonlar küçülüyor, sağlıklı ve besleyici olmaktan her gün uzaklaşıyor. Öğrencilerin yemeği olmayan arkadaşlarıyla yemeklerini paylaşabilmesi için kullandığı QR sistemi engellendi. Neden mi? Çünkü üniversite yönetimi için burası bir işletme, kâr kapısı, biz de müşteriyiz. Üniversitemizin hiçbir yönetim kurulunda öğrencilerin temsiliyeti yok. Rektör, Cumhurbaşkanı kararıyla atanıyor, öğrencileri ilgilendiren bütün kararlar kapalı kapılar ardında alınıyor. Anayasal hakkını kullanan arkadaşlarımız hukuksuzca gözaltına alınıyor. Hakkını arayan öğrencinin karşısına kolluk kuvvetleri dikiliyor. Eğitim ve öğretimin içeriği her geçen gün boşaltılıyor öğretmenlik mesleği niteliksiz hale getiriliyor” dedi.
“Mücadeleye devam edeceğiz”
Yüksel konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Bu iktidar bu ülkeyi yoksulluğa, sefalete, geçim derdine, can pazarına düşürdü. Şimdi de halkın seçme ve seçilme hakkına müdahale ediyorlar, öğrencinin protesto hakkını gasp ediyorlar. Ülkeyi batırdılar, ülkeyi yönetemiyorlar. Yönetemedikçe saldırıyorlar. Deprem olduğunda 10 binler enkaz altında kalarak can veriyorsa, aradan aylar yıllar geçmesine rağmen depremzedeler hala konteynırlarda yaşamak zorunda kalıyorsa, bu ülke yönetilemiyor demektir. Yerleşim yerlerini sel basıyor, orman yangınları önlenemiyorsa bu ülke yönetilemiyor demektir. Bir otel yanıyor, orada 78 kişi can veriyor, sonra tek bir kişi bile hesap vermiyorsa bu ülke yönetilemiyor demektir. Tarikatlara onca kaynağı boca ederken sıra arkadaşlarımızın serbest kalması için verdiğimiz mücadelede önümüze barikatlar çekiyorlar. Eğitim fakültesi öğrencileri olarak ilan ediyoruz; ne arkadaşlarımızı ne üniversitemizi ne de cumhuriyetimizi gericilerin eline bırakacağız. Elimizden ne geliyorsa mücadele edeceğiz”
