- Yargı siyasallaştı diye açıklama yaparken verdikleri resim CHP’li avukat/siyasetçi kaynıyor.
- Şu kadar baro katılmadı, avukatların yüzde şu kadarı protesto ediyor diyorlar. Bu mantıkla Baro yönetimleri tüm üye meslek mensuplarını temsil ediyorlarsa, tüm baro yönetimlerini temsil eden Barolar Birliği başkanı adli yıl açılışına katılınca tüm meslek mensupları da katılmış oluyor. En güzel mantık çıkarımlarını kurarak savunma hakkını temsil etmesi gereken avukatlığın meslek örgütü kendi içsel paradokslarını çözememiş daha...
-Hiçbir şey bilmiyorsan, bu iletişim çağında her baro tüm üyelerinin fikrini bir SMS ile bir günde öğrenebilirdin, bunu yapardın.
-Seçimleri kazanmış olman, hele ki meslek odası seçimlerini; kendi siyasi görüşlerini ya da tavırlarını tüm üyelerin iradesi gibi yansıtma hakkını vermez.
- Yıllardır adalet ve yargı reformu, özlük hakları konusunda sesi cılız olan barolar siyasi platformlarda gür sesi ile dikkat çekiyor.
- Bunca yanlışın içinde Birlik Başkanı zevahiri kurtarıyor. Zarfa değil mazrufa bakın diyor. Devletin ve adaletin yanında durarak, iyileştirmeler için çaba sarf ederek devlet- adalet ilişkisini güçlendirme çabalarına destek oluyor.
- Bütün bunları birlikte değerlendirince, yine de Türkiye büyük, özgür ve demokratik bir ülke demekten kendimizi alamıyoruz. Hulasa bizi öldürmeyen, bizi güçlendirir.
Eğitimde nerdeyiz?
AK Parti iktidara geldiğinden beri ülkenin kronikleşmiş bir çok sorunu ile mücadele etti.
Bunlardan birisi ulaşım ve altyapı sorunları idi. Bu konuda dünyaya parmak ısırtacak hızda sorunlar çözüldü ve gelişmeler yaşandı.
Sağlık kronikleşmiş, kördüğüm olmuş bir konu idi. Bu konudaki çalışmalar da ciddi başarılı sonuçlar elde edildi.
Yargı ve adalet konusu ise tüm çabalara rağmen, vesayetin ana odaklarından biri olması ve sıkı bir direnç nedeni ile çok da büyük ilerleme kaydedilemeyen bir alan oldu.
Eğitim ise tam bir paradoks. Niceliksel anlamda eğitimde çok büyük işler yapıldı. Derslik sayıları artırıldı. Sınıf mevcutları düşürüldü. Okul sayıları artırıldı. Öğretmen sayısı artırıldı. Ders kitapları ücretsizde devlet tarafından sağlanır oldu. Ama nitelik olarak aynı hızda iyileştirmeler olamadı.
Bir zihniyet devrimi gerçekleşemedi.
Ezberci eğitim modeli terk edilemedi.
Yerleşik eğitim düzeni değişime ısrarla direnmeye devam etti.
Devlet kitapları ücretsiz yaptı ama eğitim camiası o kitapları kullanmadı. Israrla - yardımcı(!) kitaplar ile eğitime devam etti.
Ellerini vatandaşın cebinden bir türlü çıkarmak istemediler.
Çözüm basitti ama değildi!
Nasıl?
Madem yardımcı ders kitabı ana kitaptan faydalı idi, onu ana ders kitabı yapar ücretsiz dağıtırdın.
Ya da iki kitabı harmanlar, yeni ve faydalı ücretsiz kitabı oluştururdun.Ama burada sorun maalesef ders kitabının yetersizliği değildi. Eğitime de çöreklenmiş büyük bir rant düzeni vardı.
Sistem milyonlarca öğrenci üzerinden kurduğu rant düzeni yürüsün diye devletin verdiği hiçbir kitabı asla yeterli görmeyecekti.
Veliyi ve öğrenciyi sürekli başarısız ve yetersiz olma kaygısı pompalayarak bu büyük rant düzenine yönlendirmeye devam edecek.
Biz zihinlerde devrimi gerçekleştiremezsek bu sistem değişmeyecek.
Sömürü düzeni elini cebimizden asla çıkartmayacak.
Ücretsiz ders kitapları asla yeterli (!) görülmeyecek.
Hep şu yardımcı (!) kitapları da satın almanız gerekli (!) diyecekler. Biz de evlatlar adına, gelecekleri adına, içimizden sövsek de gidip paşa paşa alacağız. Rant düzenlerini devam ettirmedikçe bize huzur vermeyecekler.
Henüz yorum yok