Zülfü Livaneli’nin Son Ada kitabını okuyanlar bilirler ama okumayanlar için seneler önce okuyup aklımda kaldığı kadarıyla size bahsetmek istiyorum.
Son Ada’da emekliye ayrılan bir adamın bir ada satın almasıyla başlayıp gelişen olaylar anlatılır.
Zamanla 40 hanelik bir yaşam alanına dönüşen adaya eski bir darbeci başbakan taşana kadar, halk kendi ürettikleriyle geçiniyor ve elektrik, telefon kullanmıyordu.
Darbeci başbakan ise aksine böylesi bir yaşamı istemediği gibi adalıların da bu halinden hoşnut değildi.
Bu eski başbakan adanın imara açılması ve daha fazla para kazanmak için insanları gazlamaya başlar. Öncelikle martıların yoğum yaşadığı doğal güzellikleri ile ünlü bir kesimi oteller yapılması için teşviklere başlar.
Halk önce karşı çıksa da daha sonra ikna olmaya başlamış başbakanla iş birliği yoluna gider.
Başbakan, martılardan kurtulmak için martıların olduğu bölgeye tilkiler getirtir ve zavallı hayvanları birer birer katletmeye başlar.
Ada halkı da bir yandan gördükleri martıları öldürmeye devam eder.
Tilkilerin sayısı arttıkça martıların azalır, ama bu kez de yılanların sayısı artmaya başlar.
Ve yılanlar ada halkına zarar vermeye başlar.
Bu kez de yılanlara siyanürlü etler vererek onları da öldürmeye başlarlar.
Bu etleri sadece yılanlar değil etle beslenen diğer hayvanlarda yiyip zehirlenince son çare olarak bir uzman getirtirler ve uzmanda adaya uzun direkler dikerek leylekleri getirerek yılanların sayısını dengelemeyi amaçlar.
Ama bu olaydan da başarısız olurlar ve uzman dedikleri kişi ada halkını dolandırarak kaçar.
En son çare olarak ormanı yakmaya karar verirler.
Ormandan kaçan tilki olursa da onları avcılar tarafından tek tek öldüreceklerdir.
Fakat bu planda büyük bir fiyaskoyla sonuçlanır.
Yangın her yeri yakıp kül eder, hatta evler bile yanıp kül olur.
Başkanın artık yapabileceği bir şey kalmaz.
Bu olaylara sadece romanın anlatıcısı ve sevgilisi karşı çıkar, başkan adadan ayrılırken kadın ile başkan arasında bir tartışma yaşar.
Tartışma yaşanırken bakkalın oğlu başkanın üzerine atlar ve ikisi birlikte uçurumdan düşüp ölürler. Adaya gelen askerler ada halkını tutuklar ve savaşı martılar kazanır.
Yeni köşe yazarımız Robin dünkü yazısında, neden kimliğini açıklamadığını açıklarsa diğer köşe yazarlarından bir farkı kalmayacağını söylemiş…
Adını açıklamadığı takdirde düşündüklerini yazacak, açıkladığı takdirde de ya etliye sütlüye karışmayıp, kuş börtü böcek yazacak ya da köşesini birkaç kadeh rakıya satacak gibisinden bir şeyler de söylemiş.
Kuş börtü böcek işte yukarıdaki gibi bir tahribat yaratabilir.
Zira doğanın ekosistemi bozulduğunda insanın elinde bir tek kuru kuruya geliştirdiği hırsları kalıyor.
Onlar da zaten o insanın sonunu getiriyor.
Hani bazı köşe yazarları sadece kuş börtü böcek yazmakla kalmayıp, aslında bazı sorunlara da dikkat çekmeye çalışıyor.
Gündemi değil asıl geleceği ilgilendiren şeyler bunlar…
Yazarın Diğer Köşe Yazıları
Sahi sevgi ne?
- Bircan Deniz Savcı
- 14 saat önce
Bir garip haller bunlar
- Bircan Deniz Savcı
- 09.12.2019
Ne olduğunuzu unutmayın
- Bircan Deniz Savcı
- 07.12.2019
Gün geçmiyor ki
- Bircan Deniz Savcı
- 06.12.2019
86’ncı yaşın kutlu olsun
- Bircan Deniz Savcı
- 05.12.2019
Saygısızlık bu
- Bircan Deniz Savcı
- 04.12.2019
24 ihmal var
- Bircan Deniz Savcı
- 03.12.2019
Umut verici
- Bircan Deniz Savcı
- 02.12.2019
Bu Cuma 13’üncü Cuma
- Bircan Deniz Savcı
- 30.11.2019
Diğer Yazarların Köşe Yazıları
Turizme uygun değil
- Can Hacıoğlu
- 14 saat önce
Millet aç aç...
- Mehmet Akif Erdem
- 14 saat önce
Hangi başkan ne yapardı?
- Cihan Yıldırım
- 14 saat önce
Erdoğan’ı süper kahraman yapan muhalefet...
- Mehmet Akif Erdem
- 09.12.2019
Eskişehir’e Denizcilik Müzesi açılmalıdır
- Can Hacıoğlu
- 09.12.2019
Kazım Kurt ilk kez
- Cihan Yıldırım
- 09.12.2019
Hangi Reis
- Can Hacıoğlu
- 08.12.2019
GÜVEN VAR DESTEK DE OLMALI…
- Erhan Ünal
- 06.12.2019
Eskişehir’de bir ilki daha yaptırdılar…
- Murat Atikel
- 06.12.2019
Henüz yorum yok