Dün Eskişehir’de kadın muhtarlar bir araya gelerek bir bildirge yayımladılar.
Kimileri kadın hassasiyeti desin, kimileri anne yüreği diye eleştire dursun, bence her şeyden öte olarak insan olarak söyledikleri dikkate alınmalı.
Zira ortadaki durum annelik hassasiyeti, kadınlık içgüdüsünden öte insanca yaşamı desteklemek için yapılan insani bir davranıştır.
Çocuklarımıza dair bir sürü kötü olayları tecrübe edindiğimiz sürelerden geçiyoruz.
Çoğumuzun çocukluğunda bu tür travmalar mevcut.
Bunları gerçekleştirenler ya en yakınlarımızdakiler ya da yabancılar.
Asıl önemli noktalardan biri de bunları gerçekleştirenlerin de çocukluk dönemlerinde bu tür muamelelere maruz kalmaları.
Bu onların suçsuz olduğu anlamına gelmiyor aman sakın ha!
Aksine, kısır bir döngü gibi çemberin başlangıç noktasından itibaren dolanıp duruyor ve bizler o başlangıç noktalarını görmezden geldikçe büyüyerek, bu denli ağır bedeller ödetiyor çocuklarımıza.
Sorun zihniyette başlıyor.
Sağlam zihinli bireyler, sağlam ebeveynlerden çıkıyor.
Dolayısıyla sorunu suçlu ve suçsuz olarak irdelemekten önce, suça teşkil eden yapılanmalar ve noktaları tespit ederek çözüm arayışına girmek, çocuklarımızın ve gelecek nesillerin bu tür olaylarda suçlu ya da maktul olmalarını önleme noktasında atılabilecek en büyük adım olacaktır.
Toplumun bu anlamda ciddi ve gerçekçi bilgilendirmeye ihtiyacı var.
Bugün bile bu tarz davranışlara maruz kalıp da sesini çıkarmayan insanlar ve çocuklarımız var.
Zamanında bu tür davranışlar toplumsal metalaşmaya uğramasalardı, toplum baskısı bu durumların kurbanı olan insanların üzerine duvar gibi yıkılmaz, bu denli şeyler de çokça yaşanmazdı.
Sağlığa zararlı şeyler üzerine birçok kamu spotu yayınlamayı biliyoruz.
Ama cinsel istismarın her türlüsüne yönelik uyarıları ve bilgilendirici öğretileri sadece bu tarz kötü durumlar yaşayınca öne sürmek, o an kanayan yaraya tuz basmaktan öte gitmiyor maalesef.
Böylesi büyük bir soruna dışarıdan seyirci gözüyle bakmak yerine içeriden biri gibi bakmak, az biraz empati yapıp sağduyulu olmak, kurbanların ailelerini, artık başka çocukların bu davranışlara maruz kalmayacağı gerçeğiyle baş başa bırakacağından, bir nebze olsun rahatlatacaktır.
Bu vahşetlere dur demenin zamanı geldi geçiyor bile.
Sadece caydırıcı cezalarla sorunun çözüleceğini düşünmeniz de saçma olacaktır.
Caydırıcı cezalar, bu suçu işleyenler için ideal ama şu an çocuk olup ileride bu suçları işlemeye meyilli olabilecek insanlar için bir şey ifade etmeyecektir.
Her şeyden öte davranışın kaynağını, nedenlerini, etkenlerini belirleyip anaokulu düzeyinde kapsamlı bir çalışma başlatmak ileriki dönemlerde caydırıcı cezalardan çok daha etkili olacaktır.
Kendimiz için bir yere kadar bir şeyler yapabiliriz ama çocuklarımız için elimizden ne geliyorsa yapmalıyız...
Yazarın Diğer Köşe Yazıları
Büyük artış var
- Bircan Deniz Savcı
- 12 saat önce
Şaşırmamak lazım ama...
- Bircan Deniz Savcı
- 22.2.2019
Çarpılırız
- Bircan Deniz Savcı
- 21.2.2019
Düz mü yuvarlak mı?
- Bircan Deniz Savcı
- 20.2.2019
Küçük Şeyler
- Bircan Deniz Savcı
- 19.2.2019
Keyifli bir akşamdı
- Bircan Deniz Savcı
- 18.2.2019
Sen insan mısın be kadın!
- Bircan Deniz Savcı
- 16.2.2019
Üretmeden tüketiyoruz
- Bircan Deniz Savcı
- 15.2.2019
Nerede eski güzellerimiz
- Bircan Deniz Savcı
- 14.2.2019
Diğer Yazarların Köşe Yazıları
Budama istiyorlar
- Mehmet Önel
- 12 saat önce
ESO’da tepki gören seminer
- Murat Atikel
- 12 saat önce
Fakir varsa belediye de sorumludur
- Hakkı Kutlu
- 13 saat önce
İlkeli duruş abidesi Ali Haydar Çelik!
- Mehmet Önel
- 22.2.2019
Vay CHP’lilerin haline
- Can Hacıoğlu
- 22.2.2019
Kavşağın düşündürdükleri
- Mehmet Önel
- 21.2.2019
Beyaz Türk olmak gerekiyor
- Can Hacıoğlu
- 21.2.2019
Yalan dolanı sizden mi öğreneceğiz!
- Murat Atikel
- 21.2.2019
Sen hiç devrilmiş konteynır gördün mü Abidin?
- Hakkı Kutlu
- 21.2.2019
Henüz yorum yok